26 Mayıs 2014

16. Ay



Mart 14
Kuzey 16 Aylık.
ben ise dün 32 oldum.
Eski korkusuz ben ve
herşeyden korku duyan yeni ben.
alışmaya çalışıyorum bu yeni Ben'e.
Esasında zorlanıyorum şu halime.
Evham yapmak yada fazla korumacı davranmak istemiyorum hiç bir şey için.
Sakınan göze çöp batar çünkü.Biliyorum.
Kuzey uyuduğunda bir kaç dakika öylece onu izliyorum.İçimden bildiğim bir kaç duayı (mutlaka nazar duasınıda ekleyerek) okuyorum.Ona bakarken aklımdan geçen onlarca güzel şeyin yanına hep aynı soru beliriveriyor,irkiliyorum.Nasıl koruyacağım seni?...
pekihala evde önlemlerimizi aldık.
Ya dışarıda,
Peki ya biraz daha büyüdüğünde yanında olmadığım zamanlarda.
Dua ederken hep iyi insanlar çıksın karşına diyorum senin için.
Bu sadece bir dua,dilek,
Tabiiki kötü insanlarda çıkacak,kalp kırıklıkları yaşatacak sana.





Diş çıkarmaya devam ediyor Kuzey.Arka azı dişler geliyor biraz sancılı bir süreçmiş bu.
Yemek yedirmek, beğendirmek her geçen gün daha zorlaşıyor.
Hatta bir kaç gündür neredeyse doğru düzgün hiç bi şey yemedi.Heralde bana güveniyor.Acıktığında başını göğsüme yaslayıp üstümü çekiştiriyor.Yakın bir zamanda memeden kesmeyi düşünürken O aksine her geçen gün daha da çok bağlanıyor.
Bu arada kestirmeye kıyamadığımız saçları çok uzadı.Aslında kendi adıma konuşmalıyım,zira babasına kalsa o berber koltuğuna oturacak ama...
Evde tırmanmadığı hiç bir eşya kalmadı, masa,sandalye,küvet,koltuk...
Arada yine ufak tefek kazalar yaşıyoruz.
Artık diş fırçalama olayını her akşam yapmaya başladık,Kuzey'de alıştı.Sanırım dişleri çok kaşındığı için itiraz etmiyor,hatta dişlerini fırçalamam hoşuna bile gidiyor.
Havalar biraz daha iyi gidiyor,sık sık parka gidiyoruz ve olabildiğince vakit geçiriyoruz.
Bisikletler çok ilgi çekici geliyor,her gördüğünü  pedalına bir el vuruyoruz.



Hala "anne" demiyorsun Kuzey
Sabırla bekliyorum ve tekrarlıyorum.
Baba,dede,bitti,attı,cici,cikcik,gel,allah allah,dıgıl dıgıl,bıga arada anlamsızda olsa bir şeyler söylüyorsun.
Kitaplara ilgisi arttı.Tek tek sayfaları çevirip,inceliyorsun,bende bir yandan anlatıyorum sana hepsini.

O bebeklikten kalma tombiklik gitti,sanki boy attın gibi bu aralar.Farkediliyor.
Babanla şaşırıyoruz her gün her an her yeni hareketinde şaşırtıyorsun bizi.
Seni çok seviyoruz
Canım oğlum....



17.Ay



Hem korkuyorum,hem seviniyorum.
Çok hızlı geçiyor zaman, çok çabuk büyüyorsun oğlum ya.
Ve her geçen gün biraz daha bağımsız ve özgür olmak istiyorsun.
Yürümeye başladığından bu yana içinde yaşadığımız bu ev senin için en güvenli olacak şekilde yeniden gözden geçirdik ve senin gözünden bakarak yeniden dizayn ettik her şeyi.
Her şeye rağmen içindeki her şeyi öğrenme arzusunun getirdiği merak, kaza geliyor dedi ve parmağın çekmeye sıkıştı.Yanında olmama rağmen hiç bir şey yapadım.Hızlıca kapattın çekmeceyi.
Sen ağlarken benimde elim uyuştu acıdan.
Merhem sürdük,soğuk suya tuttuk.O tırnak bir kaç gün sonra çıktı yerinden.
Bu çekmeceleri açamaman için kilit zımbırtısı aldım ama baban hala onları takacak.
O bu işi yapmayınca bütün dolapları ters çevirdim bende. Her sabah çorabını alabilmek için dolabı kendine çevirip yeniden eski haline getiriyor.Buna rağmen kilitleri takmaya üşeniyor.Neyse...
Bunun öncesinde bende sabah mutfakta elimi yaktım.İkimiz içinde şansız bir aydı sanırım oğlum.



En güzel şey ise üstüste "anne" dediğin bir video kaydı yapmak oldu benim için.
İhtiyaç hallerinde açıp açıp izliyorum,-ayy diyorum ne tatlı kendi kendime.
Maalesef devamı gelmedi tatlı oğlum.
Arka azı dişler geliyor.Sabahları kahvaltı yapmıyorsun,öğlen yemeği yemiyorsun.Bir kaç gün anne sütü dışında hiç bir şey istemedin.Üzülüyormuş insan çocuğu yemek yemediği zaman.Zorla yemek yedirmeye çalışan annelere kızan biri olarak yeniden gözden geçirdim.Belli ki haklılarmış,yinede ben seni yemek konusunda hiç bir zaman zorlamıyorum.
Ve bir kaç gündür geceleri çok sık uyanır oldun.
Havalar ısındı.Her gün seni parka götürmeye çalışıyorum ama bizim park olayımız diğer çocuklardan epey bir farklı seyrediyor.Salıncak,kaydırak hiç sevmiyorsun.Senin olayın merdiven çıkmak,özgürce koşmak ve etrafta gördüğün top,scoter,bisiklet gibi şeyler daha çok ilgini çekiyor.Hatta bende senin peşinde koşarken bir kaç kilo verdim :) Bu iyi bir şey...
Yağmurlu günlerde kaydırakların ucundaki su birinkitisiyle oynamak favori oyunun.Benimse kabusum.
Üstünü ıslattığın için eve dönmek zorunda kalıyoruz.Dönüş yolunda benimle kavga ediyorsun.İzin vermediğim zamanda büyük kavga çıkıyor aramızda.Sen baskın taraf olsan da genelde benim dediğim oluyor.Hastalanmanı göze alamam melek oğlum.
En yakın zamanda bir alışveriş olayına girmem gerekli.Pijamaların küçük gelmeye başladı.Ve yaz için bir şeyler.



Unutmadan;en önemlisi saçlarını kestirdik.Benim için çok radikal bir karardı ama daha çok babanın ısrarıyla ikna oldum diyebilirim.Saçların çok hızlı uzuyor ve uzadıkça ben önlerinden azar azar kesiyordum.Ama biraz biçimsiz uzamaya başladı.Saçların kesilince birden büyüdün gözümde.Sanki bebeklikten terfi etmiş gibi :)
Birde sertifika verdiler elimize ilk saçları başarıyla kesilmiştir diye ve kesilen saçlarından bir tutam iliştirdiler.
Hayatım boyunca saklayacağım hoş bir anı oldu.



13 Mayıs 2014

Buruk Bir Anneler Günü

Tam 7 sene önce;
Mustafa,Seni anlatırken bana "Yasemin teyzem çok başkadır,tanıyınca anlayacaksın,sen kesin çok seversin O'nu" demişti.
Rize'ye geldiğim 2008 senesinin Temmuz ayında o düğün telaşı içinde bile nasılda içten durdun,en yakınımda.
Daha önce alışık olmadığım yakınlıkta.Hiç bir tanıdık yada akrabada olmayan başka bir ilgiyle ve şefkatle.Ama ben biraz daha ileri gidip annem gibi sevdim seni.
Sonra kıskandım keşke dedim içimden benimde böyle bir teyzem olsaymış.Sonra dayanamadım söyleyiverdim yüzüne.
"Oo kızım" dedin."ben seninde teyzenim,Eminem".
Canım canımmm.
Gördüğüm yerleri yeniden görmek değildi Rize'ye gelişimin sebebi.Senin o kederli yüklü hüzün dolu bakışlarına tezat içtenlikle attığın o kocaman kahkayı duymaktı mutluluk.Saatlerce konuştuğumuz zamanlardı mutluluk.Herkes uyusun diye beklerdik,biraz sohbet için.Ben hiç senin gibi birini tanımadım hayatımda.
En önemli zamanlarda hep yanımdaydın hep.
Kuzey'i beklerken yanımdaydın.
Kuzey geldiğinde hastanede benimleydin.Nasıl unuturum bütün gece başımda nöbet tuttuğunu.O gece hiç uyumadan...
Eve geldiğimizde, ağlayarak uyandığım kabus dolu rüyamdan, koşar adımlarla yanıma gelip bana sarıldığını...Nasıl unuturum,
Kuzey'im bir iki günlükken başı senin omzunda bir resminiz var.
Off bütün bunlar çok ağır.
Boğazım düğüm düğüm yutkunsamda geçmiyor o yumruk.

Zaman içinde az ama kocaman anılar biriktirdik geride.O güçlü duruşunla naif yüreğin çatıştı belkide.
Dayanamadı bu zalim dünyaya.

Seni hep anlatacağız,hep konuşacağız yine her zamanki gibi.Aramızdan hiç ayırmayacağız.
Yeni anılar olmayacak yerine koyacağımız,ardında bıraktığın tatlı esintiyle teselli bulabilecekmiyiz?
Bilmiyorum
Artık olmadığını anımsadığımda beynim reddiyor,inanmak istemiyor.Yakıştıramıyorum sana sonsuzluğa gitmeyi.İçim bir buruk.
Her zaman kalbimde olacaksın ve hep anlatacağız seni.
Sohbetini,sesini kaydettim aklıma.Asla unutmayacağım.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...