27 Aralık 2013

Gymboree Deneyimimiz

Geçtiğimiz Pazartesi Kuzey'i Gymboree'a götürdüm.Deneme dersine katıldık.Bizim haricimizde 8 bebek ve 8 anne vardı.Yaş grupları aralarında bir yada iki ay fark olan bebeklerdi.
Deneme dersi saat 15:00 teydi.Tam olarak Kuzey'in uyku saatine denk geldiği için yolda giderken arabada uyuyakaldı.İçeri girdiğimizde Kuzey kucağımda uyukluyordu.Ayakkabılarını çıkarırken uyandı ve hemen etrafı izlemeye başladı.



Oyun salonu O'nu çok çabuk cezbetti.Kaydıraklar,renkli minderler,toplar,oyuncaklar hepsine bayıldı :)..
45 dakika süren ders boyunca doğal olarak içeride ki ses yani aslında gürültü demeliyim çok fazlaydı.
Genel anlamda; öğretmenin 45 dakikaya sığdırmak zorunda olduğu oyunlar, derse ilk defa katılan anneleri ve bebekleri biraz zorladı.Bazı bebekler çok ağladı,bazıları katılmak istemedi.Kuzey ortama adapte oldu ama çoğunlukla özgürce etrafta koşturmayı tercih etti.
Bir ara kendimi ''bu koşturma ne zaman bitecek acaba?!'' diye düşünürken buldum.Biz açık havada, parklarda daha mutluyduk sanki.
19 kişinin 45 dakika boyunca kapalı bir ortamda aynı havayı soluduğunu düşünürsek içerisi çok havasızdı.Oyun bittiğinde salondan çıktık,derse giren öğretmen bir liste getirdi.Listede kayıt süreleri en az 12 haftadan başlıyor.Haftada bir gün ders ve belirli günlerde oyun için bebeğinizi getirebiliyorsunuz.Serbest oyunlarda yaş grupları karışık tabii.Deneme derslerinin ücretli olduğunu da belirtmek isterim..
45 dakika boyunca çocuğum peşinde koşup üstüne para verme işini sevmedim ben.Sınıflarda kalabalık.
Bütün bunların haricinde Kuzey'in oyun oynama ve sosyalleşme ihtiyacını gözardı edemem.Havalar soğuk olduğu için parklarda uzun süre vakit geçiremiyoruz.Oyun grubu araştırmalarım devam edecek.


24 Aralık 2013

kuru kayısılı incirli yoğurt


1 adet kuru kayısı ve 1 adet kuru inciri sabahtan ılık su içine koyup şişmesini bekliyoruzSonrasında rondodan geçirerek akşamüstü yoğurduna karıştırıyoruz.
Yoğurt bu haliyle tamda miniklerin asla hayır diyemeyeceği bir tatta..


22 Aralık 2013

Happy Birthday Kuzey

14 Kasım Perşembe günü evimizde Kuzey'in ilk doğum günü için minik bir parti hazırladık.Bu minik parti sadece bizim küçük ailemiz içindi.
Üstünde renkli balonlar ve puantiyeler olan bir pasta getirdi babamız.İlk defa Kuzey'in yediklerini etrafa saçmasına göz yumacaktım,kendimi bir kaç gün öncesinden hazırlamıştım buna.Ama bizim küçük adam önce pastanın üzerindeki kurabiyenin ucundan minik bir ısırık aldı.Sonra pastayı mıncıklamaya başladı.Ben kopardığı parçaların tadına bakmasını beklerken o yerlere savurdu.Sonrasında pastayı dövmeye başladı.Pastanın bir tarafı bu şiddete dayanamadı ve çöktü tabii.Karışmayalım eğlensin! dedik babasıyla.Dedik ama bu seferde bizim ki sıkılıp ağlamaya başladı.
Ve minik partimiz böyle tuhaf bir biçimde son buldu :)







17 Kasım sabahı erken uyandık.Bir gün önce Kuzey'in küçük halası bizimleydi.Sabah hep beraber kahvaltımızı yaptık.Sonrasında sevgili kocam doğum günü pastası ve diğer bütün herşeyi House Cafeye bırakmak için evden çıktı.Bense Kuzey'i toparlamaya çalıştım ki o babası gelince onu oyalayacak bizde kuaför işlerimizi halledecektik.Saat 12 gibi Kuzey halasıyla oynarken yorgun düştü ve hemen uykuya daldı.Bizde kuaföre işlerimizi haletmek için fırladık.Ben en hızlısından fönümü çektirdim ve makyajımı yaptım.Eve döndüğümde Kuzey uyanmıştı.En hızlısından hazırlanıp evden attık kendimizi.Her zaman ki gibi az bi şey geç kaldık.Neyseki House Cafe'ye vardığımızda henüz misafirlerimiz gelmemişti.Fotoğrafçımız Yonca Hanım bizden önce ordaydı.Ben hazırlıklara bakıp son rötuşları tamamlarken o çekime başlamış bile.



Her yere koşturup her şeyi kendim yaparım diye ısrar edince işte böyle parçalara bölünüyormuş insan(Sonrada o günün fotoğraflarına bakıp neden resimlerde hiç olmadığını düşünür durursun).


Kuzeyin ananesi,iki dedesi,babannesi,büyük ve küçük halası,teyzeleri,kuzen kardeşleri ve en yakın dostlarımız(Özge teyzesi,Cem amcası güzeller güzeli minik kızları Beren ve Burcu teyzesi ve eşi Emre ile birlikte (annesinin henüz karnında olan Mert bebek) bu en özel ve mutlu günümüzde yanımızdaydılar.Oğlum ne şanslı bir minik adam.
Bizbize bir yemek daveti tadında geçti.Kuzey belkide en sakin günündeydi:)

Tatlı oğlum...iki defa kıyafetini değiştirdik.

İki katlı renkli 1 yaş pastasını görünce herşeyi unuttu.Biz doğum günü şarkısını söylerken şaşkın şaşkın etrafa baktı.Çok güzel hediyeler aldık.Gerçekten vakit nasıl geçti anlamadım.Günün sonunda Kuzey yoruldu ve uyuyakaldı.

Bal badem,bal dudaklı şekerparee,akıllı bıdık,aşkımm,ballişkom,oğluşkom,canparem,ilk günden beri hep böyle sevdim Kuzey'i :)
Hayatımın en anlamlı günü.
Tam 12 aydır gözlerimi hiç üstünden çekmediğim,bütün enerjimi verdiğim,bütün benliğimi ele geçirmiş bir minik insan.Kocaman adam olmuş,yürüyor,koşuyor,bazen ağlarken sanki anne bile diyor (yada bana öyle geliyor).Hiç bir dilde tam olarak anlatılamaz annelik duygusu sanırım.


Bedenimin dışında atan KALBİM.


Annen ve baban seni dünyadaki,evrendeki olabilecek her yerdeki,her şeyden çok seviyor.Bu anın,yarının ve geleceğin için her anında yanında olmak tek duamız.İlk yaşın ve bundan sonraki her yaşın sağlık,mutluluk.başarı ve şansın hiç eksik olmasın.Seni her zaman Allah'a emanet ediyorum tatlı oğlum.





Özel teşekkür;
House cafe ekibi ve her detayla tek tek ilgilenen Seray hanım, bizi kendi evimizdeymişcesine rahat ettirdiler.Özellikle Seray hanım başından beri çok ilgilendi isteklerimle.Yemekler çok lezzetliydi.Emeği geçen bütün ekibe inceliklerinden ötürü tekrar tekrar teşekkür ederim,..

18 Aralık 2013

Oto Koltuğumuz

Yaklaşık 1 ay önce oto koltuğuna geçtiğimizden bahsetmiştim ya hani.Kuzey anakucağından terfi edecekti. Bize doğru arkası dönük oturmaktan ve bir ayna aracılığı ile annesiyle göz göze gelmenin hüznünden kurtulacaktı.Bana kalırsa artık çok sevecekti arabayla yolculuk yapmayı.Ana kucağını sevmiyordu Kuzey.Ama otururken fazla karşı koyamıyordu.Şimdi oto koltuğuna geçince ayaklarını çırpmaya kendini aşağı doğru atıp oturmamda oturmaaammmm türü ağlama ve çığlık karışımı itirazlara başladı.
Neyse ki bu itirazlar her zaman olmuyor.Yoksa dışarı çıkmak bir işkenceye dönüşür herhalde.
Her seferinde Kuzeyi oyalamak için birbirinden farklı taktikler geliştirmem gerekiyor.Aksi takdirde bir gün öncesinin oyalama oyuncağı öbür gün alnıma isabet edebiliyor.
Kuzeyi arabada ve pusetinde oturmaya-uyumaya alıştırmak çok önemliydi.Neredeyse her yere arabayla gidiyoruz ve hafta içi genelde yalnız oluyorum.Hafta sonu babamız yanımızda olsa bile Kuzey'i o koltuğa oturtma görevi genelde bana ait.Yani... evet ya çocuğu araba koltuğuna oturta-bilmeyi başarmak! diye bir mevzu varmış.
Eğer yolculuk sırasında huysuzluk ederse telefona yüklediğim çizgifilm app.leriyle  yada sevdiği müziklerle biraz oyalayabiliyorum.Özellikle Kuzey' oyalama konusunda Pepee'nin üstüne tanımam :)
Hala bazen arabada kucakta giden bebekler yada arka koltuğa-ön koltuğa oturtulmuş çocuklar görüyoruz.Yani gerçekten inanamıyorum hangi zihniyette bir ebeveyn bütün kuralları hiçe sayıp güvenliği bu kadar önemsiz algılayabilir.İnanılır gibi değil.Ağlaması yada oturmak istememesinin bir alternatifi olmayacağını bebeklikten öğrenirse her geçen gün bulunduğu koşula uyum sağlar çocuklar.Oturacak yada arabada yolculuk etmeyecek.Seçenek yok.

Kuzey'in anakucağı Maxi-Cosi'ydi.Hakkını vere vere kullandık.Hatta ilk zamanlar evde bile çok işime yaradı.
Oto koltuğunda aradığım ilk özellik güvenlik olduğu için Römer'e yoğunlaştım.
Isofix bağlantısıyla arabanın arka koltuğuna sabitleniyor.Sadece kemer ayarını yapıyoruz.İşte bu kısmı çok zor geliyor bana.Kemeri sıkmak ve gevşetmek çok zor nedense bu konuda bir türlü pratikleşemedim.
Cama olan yüksekliği
Kuzeyin dışarıyı seyredebilmesi için gayet uygun.
Koltuğun altındaki düğmeyle tek seferde yatış pozisyonuna geçebiliyor.
Çoğunlukla Römerin baş kısmındaki desteğin çok dar olduğu konusunda kullanıcı yorumları okumuştum.Baş kısmındaki destek kısmının dar olması güvenlik açısından çok çok çok önemli.Ayrıca şikayet edildiği gibi bebeğin
Bütün bunlara ek olarak üretim yeri de mutlaka önemsenmeli.
Bir çok firma ürünlerini Çin'de üretiyor.Neden?Neden yani?
Römerin Alman Menşei olduğunu biliyorum.Açıkcası buda bir güven faktörü benim için.

Kazalardan uzak güvenli yolculuklar dilerim.





13 Aralık 2013

Kış Sebze Çorbası

bu bağışıklık güçlendirici çorbayı pişirmek için tam zamanı.
Kuzey 'e bu hafta ana öğününde özellikle sebze çorbası yaptım.Bu aralar üşütmeyle birlikte öksürük ve burun akıntısı başladı.
Şükür ki bu vitamin deposu çorbalar sayesinde çok daha iyi.

Malzemelerimiz
1 adet patates
1 adet havuç
1 adet pırasa
1 adet kabak
1 adet kereviz
(bütün sebzeler organik)
2 tatlı kaşığı organik irmik
1 tatlı kaşığı organik mercimek
1 tatlı kaşığı organik zeytinyağı

Yapılışı
Bütün sebzeleri güzelce yıkayıp küp küp doğradıktan sonra tencereye alıyoruz ve üzerini geçecek kadar su ilave ediyoruz.Sebzeler ezilecek kıvamda yumuşayana kadar pişiriyoruz.
Bebeğimizin ayına göre çatalla veya rondo ile ezerek püre haline getiriyoruz.

Miniklerimize afiyet olsun.



6 Aralık 2013

Birthday Boy


Yeni yeni 11. ayı yazabiliyorum.Siz bunu okurken biz Kuzey'in doğum gününü kutladık bile.En kısa zamanda fotoğrafları ve ayrıntıları blogta yayınlamak istiyorum.
Kocaman bir evi ve artık ordan oraya koşturan 1 yaşında minik bir adamı idare ediyorum.Tabii birde akşam evde yemek ne var diye soran kocamı :)
Her şeyi tek başıma yapmak yoruyor beni.Bu sebepten Kuzey uykudayken,öncelikli işlerden vakit artıramıyorum.
en kısa zamanda 1 yaş yazısı burada:)

11. AY

Kuzey'e hamile olduğumu öğrendiğimde hayatımda ilk defa mutluluktan ağlamıştım.O gün ve sonra ki günler içim içime sığmamıştı.Her gün çok özeldi ve her hafta birbirinden farklıydı.

14 Kasım 2012.Kuzey doğdu.
Onu alıp eve geldiğimiz o ilk günü çok net hatırlıyorum.Nasıl küçükmüş.Hatta kıyafet alırken bile hep en miniklerini seçiyordum,sanki hiç büyümeyecekmiş gibi  :)
O günler çok hızlı geçti ve Kuzey büyüdükçe zaman dahada hızlanıyor benim için.Gerçekten yakalayamıyorum.Ama ben şanslı bir anneyim,Kuzey'i ilk anlarından bu güne kadar dolu dolu yaşadım.
Geçen gün konuşuyoruz babamızla.
Oda ''evet'' diyor ''ben Kuzeyden sonra anladım her şeyi,ondan sonra tam anlamıyla aile olduk.Tamamlandık.''
Tuhaf hissediyorum.Nasıl O yürümeye çalışırken düştüğünde acıyor canım?
Nasıl değişiyor ifadem?
Nasıl oluyor bu?
O ağlarken beni biri teselli etmeli mesela.Gerçekten çok fena.Annem aklıma geliyor çoğunlukla.
Evden çıkarken ''üstüne bi şey al'' dediğinde kızıyordum.
Yada benim için endişelendiğinde ''ay anne sende yaa? diye söyleniyordum.
Anlamıyordum o zaman kaygılandığını,benim için neler hissettiğini bilemiyordum.

Kuzey büyüyor,şimdilerde bizi bir yaş günü telaşı aldı.İlk yaş günü olduğundan sanırım,heyecanlıyım biraz.Her şey çok güzel olsun istiyorum.
Doğum günü için The House Cafe'nin alt katına karar verdim.Buranın atmosferini seviyorum.Keyifli bir mekan.
Kuzey'den arda kalan zamanlarda bu işlerle uğraşıyorum.Bu yüzden geceler uykusuz.Bir çok şeyi kendim hazırlamak istedim özellikle.

Bu ay Kuzey ayaklanma çabalarını sürdürüyor.Ona bi iki ay önce aldığım bisikletinden tutunarak yürüyor.Yürüteç hiç kullanmadık ve iyi ki kullanmamışız.Bundan sebep sanırım Kuzey parmak ucunda yürümüyor.
Gece sık uyanmalar devam ediyor, hatta bu yürüme çabalarından sonra dahada arttı diyebilirim.
Bazen Onu gece uyandığında yanımıza alıyorum.Babasıyla annesi arasında ki mesafe ona yetmiyor olacak ki dönemediği için sinirlenip ağlıyor.Bende bazen uykuya daldıktan sonra odasına götürüp kedi yatağına yatırıyorum.O en çok aramızda yatmayı seviyor,ne yalan söyliyim bende pek hoşnutum.Seviyorum nefesini dinlemeyi.Amaann diyorum tadını çıkar bu anların.Bazende o kocaman yatakta sadece iki karış yer kalıyor bana.Baba oğul yayıldıkça yayılıyorlar.





Bu arada ana kucağından terfi ettik ve oto koltuğuna geçiş yaptık.Oto koltuğuna geçince Kuzey'i arabadaki koltuğuna yerleştirmek daha kolay olur sanıyordum ki,tam tersi oldu.Oturmak istemiyor ve ben o kemerleri bağlayıncaya kadar yapmadığım akrobasi kalmıyor.Ama yolculuk esnasında dışarı izlediği için öncekine nazaran oyalanma süremiz biraz daha uzadı diyebilirim.Üşenmedik,bu ay neredeyse her gün dışarı çıktık.
Kuzey'i oto koltuğundan bebek arabasına koyma işi ayrı bir merasim gerektiyor.Dışarıdan eve geldiğimizde artık bütün enerjim bitmiş oluyor ama birde yıkanma ve uyuma faslımız var ki dillere destan.Küçük adam suyu çok sevdiğinden yıkanma faslı biraz uzun sürüyor.İki günde bir yıkanıyor..Bu aslında havaların soğumasıyla birazda böyle.Yazın bazen günde iki defa suya girdiğimiz bile oluyordu.Suyu çok sevmesi belkide bundan.
Çıkarken itiraz ediyor beyefendi,hızını alamayınca ağladığı bile oluyor.
Su Kuzey'de ters etki yapıyor.Uykusu gelmesi gerekirken hali hazırdakide kaçıyor.Bazen uyku saatimiz şaşıyor.Ama genelde en geç dokuz buçukta yatakta oluyoruz.
İşte bu minik adam böyle böyle her gün büyüyor,her gün şaşırtıyor bizi.
Ama hala anne demiyor :(

               







22 Ekim 2013

Muzlu İrmik Maması

Kuzeyin büyümesiyle birlikte öğün sayısı ve miktarı da artmaya başladı.Hevesle meme emmeye de devam ediyor.Bende en besleyici sebzeleri yada meyveleri biraraya getirerek lezzetli öğünler hazırlamaya çalışıyorum.
.Genelde akşam üstü yada uykudan 1-2 saat önce yoğurt yediriyorum.Yoğurt mayalayamadığım zamanlar farklı alternatifler yaratıyoruz.
Şimdi tarifini vereceğim Kuzeyin en sevdiği akşam öğünlerinden bir mama.


Muzlu İrmik Maması


Malzemeler:
Yarım muz veya elma veya armut (organik)
2 tatlı kaşığı organik irmik yada organik pirinç unu
1 tatlı kaşığı ezilmiş ceviz ve badem karışımı
tarçın

Hazırlanışı:
irmiği yarım bardak suda muhallebi kıvamına gelene kadar karıştırarak pişiriyoruz.bir iki dakika kaynadıktan sonra ocaktan alıyoruz.İçine cam rendeden geçirerek ezdiğimiz meyveyi ve ceviz-badem karışımını ekliyoruz.Tarçını da serpiyoruz.Karıştırıyoruz.
miniklere afiyet olsun


Bu arada bu organik gıdalarla ilgili bir not eklemek istiyorum.Aldığınız ürünlerin üretim tarihlerini kontrol etmeyi unutmayın, çoğunlukla eski tarihleri öne yeni tarihleri arka raflara koyabiliyorlar.Özellikle katkı maddesi içermeyen gıdalar çok çabuk bozulabiliyor. Evde de paketin içini açıp hatta tamamını boşaltıp kontrol etmeyi unutmayın.
Misal kuru incirin mutlaka içini açıp bakın.Pirinç gibi organik aldığınız kuru bakliyatları paketinden döküp göz gezdirmenizde fayda görüyorum.Zira bu gıdalar çok çabuk böceklenebiliyor.Keza güvenerek aldığım çok iyi iki markada bu problemi yaşadım.

10. Ay




Kuzeyin yaşına girmesine az bi zaman kaldı.Tam olarak şu anı durdurmak yada zamanın hızını biraz daha yavaşlatmak mümkün olabilseydi.
Tabiri caizse Kuzey'in ele avuca geldiği zamanlar yaza denk geldiği için çok şanslıydık.Belki bu yüzden bu yaz hatta bu sene hiç gezmediğimiz kadar çok gezdik.Uçağa bindik,arabayla uzun yolculuklar yaptık.Yürüyüş yaptık,parklara gittik ve neredeyse denizden hiç çıkmadık.Bol bol güneşli havaların tadını çıkardık.

Bu ay alttaki iki dişin yanında 3. bir diş patladı ve sağdan bir azı diş gelmek için çabalıyor.O minik parmaklar bu yüzden sürekli ağızda.
Bu gelgitli havaları hiç sevmiyorum.Bu diş karmaşanın üstüne birde soğuk algınlığı patlak verdi.İki üç gece hepimiz için çok zor geçti.Gece uykusunda nefes almakta güçlük çekince sabaha kadar içli içli ağladı.Bir kaç gecemiz böyle, ağlamasın diye oyun oynatarak uykusuz ve huzursuz geçti.Sıkıntı işte...Burun tıkanıklığına çözüm bulduktan sonra biraz daha rahatladık.Bu arada grip Kuzeyden bana geçti.Neyse ki ikimizde salya sümük çeke çeke atlattık.

Kuzey için mutfakta yoğun bir hararet var.Onun öğünleri için ciddi zaman harcıyorum desem yeridir.Tabii en doğalına ulaşmak için harcadığım mesaiden bahsetmiyorum bile.Kahvaltı  beni en zorlayan kısım diyebilirim.Diğer öğünlerimiz çok daha neşeli ve keyifli geçiyor.Buna rağmen dışarıda bir nebze olsun daha rahatız.En azından memeye yapışık bir hayat sürmediğimiz için ilk altı aya nispeten ben kendi adıma az bi şey daha özgürüm.
Biz babasıyla yemeğimizi yerken mama sandalyesinde oturan minik bir adam var.Küçük avucunun içinde tuttuğu köftesinden arada bir ısırık alan ve etrafı izleyen minik bir adam.Canı sıkılınca da annesini çekiştiren :)
Genelde pusette  yada mama sandalyesinde oturmak Kuzey'e pek keyif vermiyor.Bu yüzden o çekiştiren bense çekiştirilen taraf oluyorum.

Dizlerin üzerinde oradan oraya koşan ve elindeki oyuncakları yere vuran oğlumuzu yakalamak epey zorlaştı.Her şeyi oyun sanıyor ve merakı bazen başına iş açıyor.Bir yerlere tutunup ayağa kalktıktan sonra kendini poposunun üstünde yere bırakırken artık daha temkinli.Bu arada tutuna tutuna yürümeye başladı.O şimdiden kendi kendine özgürlüğünü ilan etti bile.Kimsenin kucağında olmak istemiyor.

Sonbaharın güneşli havalarını hiç kaçırmadık.Eylülde bile Kuzeyle denize girdik.Artık yürüyüş yapıyoruz ve parka gidiyoruz.Hazır gezmekten bahsetmişken;
Kuzeyle dışarı çıkmak gerçekten zor.Bi kere evde yalnızım.Kendimi,kuzeyi ve çantamızı hazırlıyorum.Kuzey arabada pek uslu durmuyor, uyuyakaldığı zamanlarda yolculuk benim için daha kolay.En azından o uyurken aynı anda bir kaç şeyi yapmak zorunda kalmıyorum.Arabadan dev puseti çıkarmak Kuzeyi araba koltuğundan alıp pusetine oturmakta ayrı bir merasim.Genelde yürürken etrafı izliyor, durduğumuz an ağlamak ve kıyamet koparmak gibi yetenekleri öne çıkıyor.Yürüyoruz, şansımıza hava güzelse biraz parkta vakit geçiriyoruz.Henüz çok farkında değil salıncağın filan ama alışması ve sosyalleşmesi açısından ben önem veriyorum.







11 Ekim 2013

Mothercare mi Bir Daha Aslaaa

                 Alışveriş yapmayı seviyorum ve bazı kült yerlerim vardır vazgeçemediğim.Anne olduktan sonra da sevdiğim mağazaların bebek bölümlerine uğramadan geçmem ve genelde bir şeyler alırım.Çoğunlukla kendime aldığım ürünler için iade yada değişim yapmam.Ama konu Kuzey olunca ne yazık ki bu hiç sevmediğim can sıkıcı değişim işlemleriyle uğraşmak zorunda kalıyorum.Benim için kaliteli bir mağaza ürün etiketli ve kullanılmamışsa müşterisini üzmeden sorgusuz sualsiz iade yapmalı.Bozuk  yani ayıplı ürünün arkasında durup müşterisinin karşısında mahçup olmalı, haksızken üste çıkmamalı.Ve özellikle bebek ve çocuk bölümlerinde çalışan personelin müşteriye davranış konusunda ayrı bir eğitime tabi tutulması gerektiğine bugün karar verdim.

      Hamileliğimde ve anne olduktan sonra sayısız defa Mothercare mağazasından alışveriş yaptım.Para ödediğim sürece bir sorunla karşılaşmadım.Ne zamanki sattıkları bozuk ürünü iade için kasalarına götürdüm o zaman sadece emrivakiyle satışa odaklanmış bir mağaza personeline sahip olduklarını gördüm.

      Bundan bir hafta önce Kuzey'e Suadiye Mothercare'den bir ayakkabı aldım, akşam saatleriydi.Kasada ödeme yaparken Kuzey çok ağlayınca oynasın diye oradan alelacele bir oyuncak daha aldım.Neyse ödedik,dışarı çıktık,mağazadayken çalışan gerizekalı oyuncak dışarı çıkınca ötmemeye başladı.Mağaza kapandığı için geri götüremedik tabii.Kutusunu bile atmadan faturasıyla birlikte bugün geri götürdüm ve durumu anlattım.
Bi on dakika filan sıramı bekledikten sonra kasiyerle aramızda geçen diyaloğu aynen yazıyorum...
1.kasiyer: İçini açıp pilini değiştirdiniz mi?
Ben: Yeni aldığımız için bozuk herhalde dedik,o yüzden geri getirdik,bakın faturası burada,kutusunu bile atmadım,hepsini olduğu gibi getirdim, iade olsun daha sonra bakarım,bebeğim durmuyor şu an.
1.kasiyer: Evde bi pilini değiştirin yeniden bakın...
Ben: yine çalışmazsa!..
1.Kasiyer: Siz bi değiştirin pilini çalışmazsa yeniden bakarız.
Ben:Beni yormayın lütfen,zaten bebekle gelemiyorum her zaman.Bugün bir fırsat getirdim.
Baktı ki sorunlu müşteri kategorisindeyim, yanındaki arkadaşına attı beni.

2.kasiyer:Burdan bi satın alın isterseniz ben deniyim sizin için...
Ben:Tamam.
Bu arada kasayı kapattı ve elindeki tornavidayla oyuncağı oymaya başladı.
''pili bitmiş bunun'' dedi.
Baktım arkamda bekleyen insanlar gittikçe uzadı, iyice rahatsız oldum ve tabii sinirlerimde gerildi.
''Tamam,neyse o zaman uğraşmayın... pili bittiyse ben hallederim o zaman'' dedim.Kabullendim yani bozuk ta olsa lanet olsun dedim içimden artık sende buradan bir daha bir şey almazsın filan dedim kendi kendime.Annemde Kuzeyle dışarıda beni bekliyor.Neyse ondan sonra ne olduysa pil yerinde temassızlık olduğunu anlayınca nihayet oyuncağın bozuk olduğuna kanaat getirdi.
Birini aradı ve oyuncağı geri almak için onay aldı.Hızlıca gitti oyuncağın aynısını getirdi.Poşete koydu.
Ben:Yalnız ben o oyuncağı istemiyorum o bozuksa buda bozulacak sonuçta...
Kasiyer:Bozuk diye geri alamayız ama..Bekliceksiniz o zaman
Ben:Ne kadar beklicem?!?!
Yarım saat... deediiiii ve benim üzerimde artık o adım adım nasıl sinir bozulur deneyinde başarıya ulaştı.
Ben:Beni neden uğraştırıyorsunuz?Dışarıda bebeğim bekliyor diyorum neden ısrar ediyorsunuz hem bozuk ürün satıyorsunuz hemde özür dileyeceğiniz yerde....
O kasiyerin adı Billur muş..
hala elindeki poşete koymaya çalışarak
''sakin olursanız bi dakka'' filan gibi bir şeyler geveledi.
O 1.kasiyerde hala yani aslında çok güzel oyuncak filan diye beni ikna etmeye çalıştı aklı sıra.

Yani Demsa gibi kurumsal bir firmanın iade ve değişim politikalarında müşterilerine zorluk olsun diye bu tarz bir yol izlemelerine hiç bir anlam veremiyorum.Ayrıca bu mağazanın müşterileri ya annedir ya hamiledir.Yani her türlü kolaylığı sağlayacakları yerde hem bozuk ürün satıp hemde müşterilerine bu şekilde bir muameleyi hak görmelerine ben hiç bir anlam veremedim.Ben mecbur değilim aptal bir oyuncağı sürekli taşımaya.
Gerçekten inanamıyorum.
Bundan alış veriş yapmayı bırakın,kapısından bile geçmem.Bir şeyler alınca iyi güzel sattıkları bozuk ürünü geri verince senden kötüsü yok.
Hem suçlular hemde güçlü.Merkez ofislerini aradım.Onlarda bayram tatilinin rehavetine girmişler şimdiden.Yalandan numaramı aldılar ve aramadılar.
Gerçekten söyleyecek söz bulamıyorum.Pes pes pes


21 Eylül 2013

Mercimekli Bebek Çorbası



Kuzeyi yalnızca emzirdiğim o günlerde ek gıda meselesi bana çok uzak geliyordu. Taki 6. ay kontrolünde doktorumuz ek gıdalardan bahsedinceye kadar.Yine hiç acele etmedim ve bu ek gıda meselesini biraz ağırdan almaya karar verdim.
Annelik bir sürü şeyi aynı anda yapmak ve düşünmek demek değilmi?.Elimdeki patatesin kabuklarını soyarken kafamdan geçen bi dünya şey.Keşke tertemiz gıdalar olsa,ilaçsız,hormonsuz,gdo'suz.Ne yazık ki mümkün değil artık.
Kuzey için çoğunlukla organik gıda almaya çalışıyorum.Bildiğim ve güvendiğim markaları özellikle tercih ediyorum.
Mercimek,pirinç unu,irmik,pekmez gibi gıda malzemelerini (bildiğim ve güvendiğim markaları özellikle tercih ediyorum) marketten alıyorum.Diğer sebze,meyve,yumurta ihtiyacımızı artık İpek Hanımın Çiftliğinden alıyoruz.Yukarıdaki resimde çiftlikten gelen sebzeler ve bu sebzelerle hazırlanan çorba var.Bu hafta bir fasulye geldi ki hiç sevmeyen kocam bile tadını diline dolamış,hatta bi ara oturmuş fasulyenin tadını konuşuyorduk.

Buda sebze çorbasını gören Kuzey'in suratı :)


Protein deposu etli mercimek çorbası tarifi

Mercimekli Bebek Çorbası

Malzeme Listemiz

2 yemek kaşığı mercimek
1 küçük dilim kuzu eti
1 yemek kaşığı irmik
1 küçük boy soğan
1 orta boy patates
4-5 dal fasulye 
Yarım litre su
Bir tutam maydanoz ve semizotu

Mercimeği yıkıyoruz,patatesi ve soğanı küp küp doğruyoruz.Sırasıyla sebzeleri,eti,mercimeği ve irmiği tencereye ekliyoruz.Üzerine suyu ilave ediyoruz.Sebzeler pişince karıştırıcı ile eziyoruz.Bir çay kaşığı zeytinyağı ile karıştırıyoruz.






Mercimekli Bebek Çorbası



Kuzeyi yalnızca emzirdiğim o günlerde ek gıda meselesi bana çok uzak geliyordu. Taki 6. ay kontrolünde doktorumuz ek gıdalardan bahsedinceye kadar.Yine hiç acele etmedim ve bu ek gıda meselesini biraz ağırdan almaya karar verdim.
Annelik bir sürü şeyi aynı anda yapmak ve düşünmek demek değilmi?.Elimdeki patatesin kabuklarını soyarken kafamdan geçen bi dünya şey.Keşke tertemiz gıdalar olsa,ilaçsız,hormonsuz,gdo'suz.Ne yazık ki mümkün değil artık.
Kuzey için çoğunlukla organik gıda almaya çalışıyorum.Bildiğim ve güvendiğim markaları özellikle tercih ediyorum.
Mercimek,pirinç unu,irmik,pekmez gibi gıda malzemelerini (bildiğim ve güvendiğim markaları özellikle tercih ediyorum) marketten alıyorum.Diğer sebze,meyve,yumurta ihtiyacımızı artık İpek Hanımın Çiftliğinden alıyoruz.Yukarıdaki resimde çiftlikten gelen sebzeler ve bu sebzelerle hazırlanan çorba var.Bu hafta bir fasulye geldi ki hiç sevmeyen kocam bile tadını diline dolamış,hatta bi ara oturmuş fasulyenin tadını konuşuyorduk.

Buda sebze çorbasını gören Kuzey'in suratı :)


Protein deposu etli mercimek çorbası tarifi

Mercimekli Bebek Çorbası

Malzeme Listemiz

2 yemek kaşığı mercimek
1 küçük dilim kuzu eti
1 yemek kaşığı irmik
1 küçük boy soğan
1 orta boy patates
4-5 dal fasulye 
Yarım litre su
Bir tutam maydanoz ve semizotu

Mercimeği yıkıyoruz,patatesi ve soğanı küp küp doğruyoruz.Sırasıyla sebzeleri,eti,mercimeği ve irmiği tencereye ekliyoruz.Üzerine suyu ilave ediyoruz.Sebzeler pişince karıştırıcı ile eziyoruz.Bir çay kaşığı zeytinyağı ile karıştırıyoruz.






Doğumdan Sonra-Hayat Kurtaran Ürünler-2

                    Telsiz kullanıp kullanmama konusunda kararsızdım.Çevremden hemde arkadaşlarımın tecrübelerinden arada bir lazım olduğunu öğrenince alalım dedik ve muhtemelen en iyisi odur diyerek Avent marka telsiz aldık, eve geldik, deneme yapmak için paketten çıkardık ve bir türlü çalıştıramadık.Sürekli parazit sesi vardı.Neyse sonra e-bebeğe geri götürdük ve çalışan personelden öğrendik ki bu telsizi kullanabilmek için evde hiç manyetik olmaması gerekiyormuş.Bende isterdim öyle bir evde yaşamayı ama günümüzde ne yazık ki bu pek mümkün değil.Sonra Weewell'in şu telsizini aldık,denedik ve hiç bir parazit sesi yoktu.Zaten telsiz dijital olduğu için frekans arama gibi bir durumu yok.Fiyatına göre de pek maharetli bir şey.İçinde bebek için melodiler ve şarkılar filan var.

                              

                   İlk bir günlerde bebekle yapışık bir hayat sürüldüğü için pek ihtiyaç olmadığı düşünülebilir.Ama biz ilk günlerde bile kullandık ve çok işimize yaradı.Özellikle gündüz Kuzey'i odasında yatırdığım için,evin diğer odalarında, mutfakta, yemek yerken bile telsiz hep yanımdaydı.

                   Kuzey 2,5 aylık olduğundan bu yana kendi odasında uyuyor,O uykudayken ağlamasını duymak için kullanıyoruz ama daha bir dolu özelliği olan bi telsiz.

19 Eylül 2013

Burun Aspiratörleri

Malum havalar fazlasıyla dengesiz,bi yağmurlu,bir rüzgarlı,bi sıcak,bi soğuk derken şifayı kapmamak mümkün değil.Herkes hasta, salgın şeklinde.Ne yazık ki bizde şifayı kaptık.Aslında ben değil Kuzey.İki gün önce full ağlamalı kabus gibi bir gece geçirdik.Ağlamasının sebebi burnunun tıkanması ve biriken sümüğü atamaması.Serum fizyolojik pek fayda etmedi.O ağladıkça bende kendimi fazlasıyla suçladım.O kadar dikkat etmeme rağmen yine benim yüzümden hastalandı.Kuzey çok ağlayınca acile gitmek için gece 03:00te evden çıktık.Arabada uyuyakalınca biraz dolanıp eve geri döndük.Uyandırmadan yukarı çıkarmayı başardım ama yatağına yatınca yine uyandı.Yine ağladı.Neyse biraz sonra birlikte uyuyakaldık.Ertesi gün doktorumuz tıkalı burnu için fısfıs verdi.Ilık bir banyodan sonrası,havayı nemlendirmek için buhar makinesini açtım,yatak çarşafına viks,burna da fısfısla artı dünden kalma uykusuzluğunda etkisiyle o gece yani dün gece rahat uyudu.Bugün tıkanık ve akıntılı bir burunla güne uyandı.Ah ne zormuş o burunda biriken akıntı.


Elimde iki farklı burun aspiratörü var ve ne yazık ki hiç bir işe yaramıyor.
Bugün Santabebe marka burun aspiratörünü aldım.Ürün iki adet kalem pille çalışıyor.Melodiler çaldığı içinde Kuzeyin ilgisini çekti.Tabii burnuna değince olay değişti.Ama şimdi alıştı.Diğerlerindeki gibi kafasını çevirmiyor,ellerimi itmiyor.Hatta bazen burnunu uzattığı bile oldu :)) 
Temizliği kolay.
Uç kısmı silikon olduğu için burnunu acıtmıyor ve tahriş etmiyor.

Neden diyorum daha önce almamışım?

Benim gibi sorun yaşayanlar yada yaşayabilecek annelere faydalı olması için bu yazıya öncelik verdim.

Bütün annelere hastalıktan uzak günler dilerim :)

17 Eylül 2013

Emzirme ve Bebek Odaları

                   Son 5 aydır hatırı sayılır kadar çok A.V.Mnin ve restaurantın bebek bakım-emzirme odasını kullandım.Bir iki hafta öncede Ataşehir'de yeni açılan Brandrium'a gittik ve yemek bölümünün olduğu kattaki bebek odasını kullanmak durumunda kaldım.Güzel,şık bir oda yapmışlar.İçerisi epey küçük olduğu için 2 kişi ortak kullanamaz,buna rağmen kapı kilitlenmiyor ve emzirme koltuğu trajikomik bir şekilde kapının açıldığı yöne koyulmuş.Ola ki emzirirken kapıyı biri açsa memeler fora yani.Ben koltuğu kapının önüne çekerek oturdum.İçeride 10-15 dk. kaldığımı sanıyorum ve bu süre zarfında kapı temizlik yada güvenlik görevlileri olduğunu sandığım kişilerce sürekli açılmaya çalışıldı.O kadar sinirlendim ki en sonunda birine corladım.Bu olayın aynısı daha öncede Buyaka'da başıma geldi hatta bir kaç kez.Gerçekten çok sinir bozucu bir durum.
                   Anneler bilir,bu odalar bazen aynı frekanstaki anneler için 10-15 dakikalık terapi odası gibi oluyor.Bazense hemen kaçma isteği uyandırıyor.Misal küçücük odaya bir bebeğin altını değiştirmek için 3 kişi birden dalıyor ve çoğunlukla 3 kişinin ilgisinden bunalmış bebek yada çocuk çığlık atarcasına ağlıyor.Buda o an için emziren anne ve bebekte sıkıntı yaratıyor. Yada böyle küçük bir odada kan ter içinde bebeğinizi emzirmeye çalışırken başka biri kapıyı vurmadan açar ve işinizin bitmesini beklemeden havasız odada çocuğunun altını değişmeye çalışır.
           
           O bu değilde...bu temizlik yada güvenlik görevlilerinin emzirme odalarıyla olan derdini hala anlamış değilim!





11 Eylül 2013

9. Ay



               Zamanı yakalayıp biraz daha yavaşlatmak, hatta bazen bu anları dondurup biraz daha ağırdan almak istiyorum.Kuzey'inde hareketlenmesiyle sanki daha bir hızlandı günler...Daha yeni göğsümde uyuyakalan bu minik adam şimdi kocaman kahkahalarıyla evimizi dolduruyor.İki ay ara verdikten sonra bu ay doktor kontrolümüz vardı.Kuzey pek bir mızmızlandı.Sağ üstte bir arka diş çıkmak üzereymiş.Son zamanlarda artan salya sorunu bu yüzdenmiş.Doktorun tavsiyesiyle bu ay sağlık ocağında kızamık aşısı yaptırdık.Sevmiyorum hiç bu aşı olayını.Neyse ki korktuğum kadar bir zorluğu olmadı.
Kuzey komando misali yerde sürünmekten dizlerinin üzerinde emeklemeye terfi etti.Kendini yukarı çekerek eşyalara tırmanmaya başladı ve böylece ufak tefek kazalara da ''merhaba'' dedik.Kuzey'in evdeki her şeyi tarama merakıyla birlikte benim içinde zor günler başlamış oldu.Yinede bu koşturmayı seviyorum.


Bu yaz haziran ayında denize girmeye başladık ve hâlâ tatil modundan çıkamadık.Bu sayede Kuzey'in bir bebeğin hiç olmayacak kadar çok denizde çekilmiş fotoğrafı oldu.İlk defa bu yaz çoğunlukla yanlız yüzdüm.Babamız, Kuzey'e baktı ben hoop denize.
İstanbul'da olduğumuz günlerde hemen hemen her gün dışarı çıktık.Parka gittik,yürüyüş yaptık ve salıncakta sallanan Kuzey'i mutlulukla izledik.



Geçen ay Kuzeyin dizlerinin üstünde emeklemeye başlamasıyla birlikte bizim için hareketli günler başladı.Özellikle benim için.Oturması,kalkması,düşmesi,tutunması derken her gün koşturmaca içinde geçiyor.
Bu tatlı anları biraz daha ağırdan almak mümkün olabilseydi keşke.
Bu ay neredeyse her gün diyebilirim denize girdik.Kuzey denizi,suyu sevdi.Bu vesileyle akşamları da güzel uyudu.
Gece uykuları düzene girdi derken artık bazen belli bir saatte emmek için uyanıyor ve bir daha uykuya geçmek istemiyor.Yaklaşık bir saat benim uyutma Kuzey'in uyumama inatlaşmasından sonra pes eden taraf genellikle ben oluyorum.Bazen ben bazen babamız bazende ikimiz birden gecenin bir yarısı Kuzeyle oyun oynuyoruz.Neyse ki öğlen uykularında bir kaç saat beraber uyuyabiliyoruz.En azından benim gibi uyku delisi biri için bu bile büyük şans.Bütün bunların dışında bu ay ara ara Şile'deydik.Neredeyse 15 günden fazla kaldık diyebilirim.Hava güzelse mutlaka o günü değerlendirmeye çalıştım ve Kuzey Eylül ayında bile denize girdi. Deniz çok güzeldi bende bol bol yüzdüm.Benim için çok değerli anlardı gerçekten.Bu sene tatil anlayışım Kuzeyle birlikte farklı bir boyut kazandı.Her şey hatta bütün düzenimiz O'nun uyku saatlerine ve keyfine göre ayarlanıyor.
Tutunarak ayağa kalkmak,dolap kapaklarını açıp kapatmak,mutfağa gidip çekmece kulplarına tutunarak dolaplara tırmanmak gibi marifetler geliştirdi.

31 Ağustos 2013

Mama Sandalyesi

Kuzey oturmaya başlayınca ve ek gıdaya geçince bizim için mama sandalyesi alma vakti geldi.
Belki o heyecanla fazla düşünmeden ebebekte Chicco poly almaya karar verdim.
Bir kaç gün kullandım ve bazı sıkıntılar yaşadım.
Oturma alanı naylon olduğu için çok terletiyor.
Çok büyük olduğu için taşınması zor.
Kemer bağlantısı hiç pratik değil.Yani kısaca Kuzey Poly mama sandalyesinde oturmayı hiç sevmedi.
Chiccoyu almak için biraz daha büyümesini beklesem iyi olacakmış.Şimdi evde fazladan yer kaplayan bir eşya daha var.

Yazlığa giderken taşıması kolay diye İkea'dan mama sandalyesini aldık.Bu mama sandalyesinde otururken diğerinde olduğu gibi sıkılmadı.
Sanırım ayaklarını aşağı doğru sarkıtabildiği için daha serbest hissetti.Bizde bu yüzden eve dönerken yanımızda getirdik ve şu an bunu kullanıyoruz.Hem ben hem oğlum çok memnun.
Avantajları;
Küçük ve basit.
Temizliği çok kolay,sadece suyun altına tutun.
Bu sandalye o kadar hafif ki,tek elle kolayca taşınabiliyor.
Önündeki tepsiyi çıkarınca yemek mamasının altına doğru çekilebiliyor.
Fiyatı sadece 50 lira.İçindeki minderi ayrı satılıyor oda 10 lira.
Bir çok mekan bu sandalyeyi kullandığı içinde rahat ediyoruz.
Sevmediklerim;
Basit ve ucuz olması güvenlikle ilgili yetersiz gibi geliyor.Bu nedenle bebeği içinde yalnız bırakmamalı.
Başını geriye doğru attığında sırt yaslama kısmına vuruyor.Arkaya minik bir yastık konulursa olay tamamdır.

Kısaca ; biz hayranı olduk.


29 Ağustos 2013

Sebzeli ve Tavuk Etli Mercimek

Artık her gün öğlen, Kuzey'e bir öğün hazırlıyorum.Doktorumuzun önerisi üzerine sebze çorbalarıyla başladık.Önce patates-havuçla, şimdiyse patates-kabakla çorba hazırlıyordum.İlk gün denememizde patates ve havuçla yaptığım sebze püresini yemeyi reddedince 2 gün sonra yeniden denemiştim.O gün biraz ve ertesi gün biraz biraz artırarak yedi ve ben farklı olsun diye tam tadına alıştı derken patates-kabak ikilisiyle yaptığım çorbayı tattırdım. Artık çeşitleri artırdık ve aşağıdaki bu tarifi Kuzey seve seve yiyor :)

7. aydan itibaren


1 çay bardağı kırmızı mercimek
1 su bardağı su
1 tatlı kaşığı zeytinyağı
1 kaç dal maydanoz
20 gr dana bonfile yada tavuk eti
   


Eti, mercimeği ve suyu orta ateşte mercimekler yumuşayana kadar pişiriyoruz.Maydanozları ekliyoruz.Blendırdan geçirerek eziyoruz ve son olarak zeytinyağını ekliyoruz.






25 Temmuz 2013

8. ay

Benim  minik bebeğim 8. ayını doldurdu.


Ben bu şaşkınlığı her ay yaşıyorum.Bu minik adamın gün be gün gözümüzün önünde hayatı nasılda istekle öğrendiğine tanık olmak! Ne muhteşem...
Diş çıkarması,sürünerek ilerlemesi,emekleme provaları,ellerinden destek alarak dizlerinin üzerinde kalkması,kendi kendine oturmaya başlaması,..
her gün yeni bir gelişme..her gün yeni bir mutluluk...


Kuzey, genelde sabahları benden önce uyanıyor ve sonra emzirme faslı başlıyor.Birlikte kahvaltı yapıyoruz.Sonra babasını yolculuyoruz ve biz birlikte oyun oynuyoruz.Uyku sinyalleri gelince birlikte uyuyoruz.
Bu ay üst dişleri patladı ve dün üst dişinin yanındaki dişlerinde patladığını gördüm.
Dokunduğu her şeyi ilk önce ağzına götürmesi ve ısırması bundan olabilir.Dişler çıktığından beri emzirmek benim için korkutucu olmaya başladı.


O minicik boyuyla insanlarla hemen iletişim kuruyor.Kendine has komik bir tarzı var.Konuşulanlara kendi dilinde cevap veriyor.Herkes için her zaman kocaman gülümsemesi var beyefendinin.
Biri o'nu kucağına almak istediğinde başını omuzlarıma yaslıyor yada başkasının kucağındaysa ''Anne,al beni'' der gibi kollarını uzatıyor yada ağlıyor.
Bazı hareketleri babasını da ve beni de çok güldürüyor.Bir şeyi istemek için kendini titretmesi mesela.
Emekleme provaları çoktan başladı ve son iki gündür kendi kendine oturabiliyor.
Bir yerleri karıştırmak,çekmek,atmak favori oyunları.
Tabii telefonları,ipadi,kumandaları elinden kurtarmak çok zor.
Bugün koltuktan tutunarak kendi kendine ayağa bile kalktı.
Hala geceleri bir kaç defa uyanıyor.
Bu ay doktor kontrolümüz yoktu.


Kuzeyin en sevdiği şey kesinlikle su.Bu ay ve geçen ay denize girebildik.Havalar sıcak olduğu için bazen günde 3 defa duşa girdiği bile oluyor.Yazın en sevdiğim yanı bu.
Ek gıdalara gelince;yemek yemeye alıştı.Ama hala kahvaltıyla arası yok.Bunu çok fazla takıntı haline getirmiyoruz.Bazen çorbasını içiyor bazen bir iki kaşık alıp bırakıyor.Yoğurda hiç bir zaman hayır demiyor.Hatta konu yoğurt olunca kaşığın tabağa gidip ağzına girme mesafesine bile ağlıyor :)



Bir kaç ay öncesinin fotoğraflarına bakınca zamanın çabuk geçtiğini farkediyorum.
Seneler,seneler...


10 Temmuz 2013

Yoğurt Nasıl Mayalanır

            Minik oğlumu artık yavaş yavaş yeni tatlarla tanıştırmaya çalışıyorum. Henüz kayda değer bir aşama olduğu söylenemez.Bizim minik gurme kaşığı görünce mutlu olup pek bi heyecanlanıyor.Nasılsa tadına bakıp surat buruşturup,geri çıkarıyor.Bir kaç defa teklif edersemde sinirleniyor.Zorlamıyorum.Nasıl olsa amaç karnını doyurmak değil.O yüzden ısrar yok ve o ısrar olayı bende hiç bir zaman olmayacak.
Daha önce bahsettiğim gibi keçi sütü araştırmalarım devam ediyor.Yalnız bugün şöyle bir bilgi geldi.Eşim çiftliği olan bir arkadaşından öğrenmiş, keçi sütü çok yoğun olduğundan inceltilerek tüketilmesi gerekiyormuş,aksi takdirde ishal yapabiliyormuş.Biraz kafam karıştı doğrusu.Çiftlikten bizim için inek sütü sipariş ettim.Artık yoğurdu evde kendim mayalayacağım.
Tıpkı annelerimizin bizi büyüttüğü gibi.

(sonradan gelen edit:keçi sütü (baltalı marka) carrefour expresslerde varmış,günlük ve cam şişede buldum,süper)


Yoğurt Nasıl Mayalanır? konusuna gelince;gerçekten çok basit/miş...
Ben Kuzey için aynen şöyle yapıyorum.

1 hafta keçi sütü (Baltalı marka cam şişe günlük süt)
1 hafta inek sütü (sütaş cam şişe günlük süt)

Maya için Ada marka organik yoğurt kullanıyorum.
Her seferinde mayalanan yoğurttan bir kaç kaşık alıp, minik bir kaba ayırarak bir sonraki mayayı ayırıyorum.


dönüşümlü olarak gün aşırı yoğurt mayalıyorum.


Sütü pastörize olarak satın aldığımız için öncelikle mayalama aşamasına gelene kadar ısıtıyorum.
Mayalama ısısını anlamak için; elimi yakmayacak kadar ısındığında (42 derece) süt, mayalanmak için hazır demektir.Sütü cam kaseye aktarıyorum ve mayayı bir kaç kaşık sütle incelterek süte katıp kaşıkla şöyle bir-iki kez karıştırıyorum.Kapağını kapatıp örtüyle bir kaç kat sarıyorum.Bir örtü,bir havlu ve en üste yün bir battaniye yeterli oluyor.6-7 saat mayalanması için bekliyorum.Genelde gece 12 gibi mayaladığım süt sabah 7-8 gibi mayalanmış oluyor.Örtüleri kapları sarsmadan açıyorum ve tutup tutmadığını kontrol ediyorum.Dediğim gibi fazla sarsmadan buzdolabına kaldırıyorum.O günün akşamına yoğurt hazır oluyor.Bu şekilde her defasında yoğurt mayalamayı başardım.Bir kaç denemeden sonra zaten eliniz ısıyı ayarlamaya alışıyor.

Oldu da yoğurt tutmazsa mayaladığımız kabı sıcak suyun içinde 1 saat bekletip tutmasını sağlayabilirsiniz.

Eğer çiğ sütten mayalayacaksanız;
Önce sütü temiz ve ince dokulu bir tülbetten 2 defa geçirerek eliyoruz ve kaynadıktan sonra 15-20 dk daha kaynatıyoruz.Bu arada sütün üzerinde biriken kaymağa dokunmayın,  mayalama aşamasında soğuyana kadar bekleyin ve mayalamadan hemen önce kaymağı alın.Aksi takdirde sütün üstünde devamlı kaymak birikiyor.
Ve...,Mayalama seviyesinde soğuduğunda yukarıda anlattığım şekilde mayalıyoruz.
Sanırım artık bizim evde kimse plastik kutuların içinde yoğurt diye satılan bol katkılı o şeyden yemez. 

          
Bu arada daha önce sadece bir kez aldığım Sütaşın babymix yoğurdunu yine dönüşümlü olarak kendim mayalıyorum.Kuzey çok seviyor.



6 Temmuz 2013

7. Ay

                                                        Kuzey bir ay daha büyüdü!

Her ay yeni bir kaç gelişmeyle bizi şaşırtmaya devam ediyor.
Kuzey doğduğunda sanki hiç büyümeyecek gibi geliyordu.Bütün o, aslında minicik olan kıyafetler gözüme kocaman gözüküyordu ve bizim bıcırık hepsinin içinde kayboluyordu.

23 Nisanda alt iki diş patlamıştı ve şimdilerde üst dişleride şişti.Tam tükürükler,salyalar azaldı derken işte yine başlıyoruz.Çok kaşınıyor olmalı ki eline aldığı her şeyi önce ağzına götürüyor ve çoğu zaman huysuzlanıyor.Bütün bunlara rağmen diş kaşıyıcılarla henüz arası hiç iyi değil.

Ek gıdalara geçen ay başlamıştık.Meğer bizim oğlan gurmeymiş ayol.
hiç bir şeyi beğenmez kaşık ağzına uzanınca önce bir dil atar tadı hoşuna giderse yemeye başlar.
Patates,havuç,muz,elma,yoğurt favori yiyecekleri.Kahvaltıyla arası henüz yok.
Aynen büyük bir çocuk gibi mama sandalyesine oturup yemekte bize eşlik ediyor.Yada yemek bize eşlik ediyor.Çünkü ben çoğu zaman Kuzey'in masaya uzanan ellerini kontrol etmeye çalışıyorum.

Bu ay;
İlk defa denize girdik beraber.Öyle ayak sokmak filan değil bildiğin yüzdü.Hani yani bıraksak belki kendi kendine yüzerdi bile.
Ve.. bence en önemlisi artık sürünmeye başladı.Bunun yanında dizlerinin üstüne kalkıp emekleme provaları da var tabii.Sürünme dediysem odaları filan gezme şeklinde.
Onu artık asla yalnız bırakamıyorum.Çok hareketlendi.Babasıyla birlikte evin içinde asla peşimi bırakmıyorlar.Bi rahat rahat giyinmeye bile müsaade yok benim için.
Daha şimdiden o minik haliyle herkesi etkisi altına alıyor.


kalbimin iki sahibinden biri
miniik aşkımmm
seni çok seviyorum,anneciiğim...

             





20 Haziran 2013

Tatilde

         
       
                     Tatil...
                     Son bir kaç aydır en çok özlem duyduğumuz şey...Gitmek mi dersin kaçmak mı dersin artık fark etmez.Hamileliğim sebebiyle geçen yaz İstanbul'dan uzaklaşamadık.Ve doğumdan sonrada.İlk fırsat ne yazık ki  7 ay sonra ele geçti.
Biraz uzun bir zaman.
Neyse ki geldi çattı.İkimiz için bir büyük bavul ve Kuzey için ayrı bir bavul.Yanında bir dünya şey daha var.Emzirme yastığından tut, şişme havuz pompasına kadar :)
Yakın bir yer olmalı, arabayla gidilmeli,fazla kalabalık olmasın malum bebeğimiz var- derken Ayvalık'a gitmeye karar verdik.




                 Hem biraz uzak kalmak hem birlikte vakit geçirmek için daha iyi bir fırsat olamaz sanırım.Kuzey'le ilk defa uzun yola çıkıyoruz.Sanırım sabah yola çıkma fikri çok yanlıştı.
                Yolculuğumuz biraz zor geçti.Kuzey yolculuk boyunca neredeyse hiç uyumadı.Uyumadığı gibi ana kucağında oturmaktan sıkıldı ve böylelikle bol ağlamalı bol molalı bir yolculukla 8,5 saatte Ayvalık'a gidebildik.Neyse sağ salim vardık.Ama yolculuk beni-bizi çok yordu.
                 Pazartesi akşam üstü 17:00 gibi Ayvalık'taydık.Salı sabahı kahvaltı için Cunda'ya gittik.Taş Kahvede kısa bir kahvaltı yaptıktan biraz yürüyüş yaptık ve Ayvalık'a döndük.Saat 16:00 dan sonra Kuzey'e minik mayo şortunu giydirdim ve denize indik.Ben korkar diye beklerken suyu görür görmez kucağımda sıçramaya başladı.O çok tuzlu Ege'nin tadına baktı,sesli sesli gülücükler attı.Bu gidişle seneye kesin yüzer gözüyle bakmaya başladık.
            O gün ve diğer günler suyun sıcaklığı çok güzeldi şansımıza.Meğer lodostanmış.Her gün denize giremedik ve genelde saat 16:00 yı bekledik.Buna rağmen rüzgarın etkisiyle yanmışım.
            Giderken bol bol huysuzluk eden minik oğlum tatilde tam aksine neşeyle doldu.Elimdeki dondurmaya dil attı.Denize girdi.Cunda sokaklarında gezdi.Akşam yemeklerine bazen eşlik etti bazen uyudu.
            Eşimle her sene bir yerlere gideriz mutlaka tatil için.Ama bu tatil gerçekten çok başkaydı.Her saatimizi Kuzey'e göre ayarlamak.Şansımıza Kuzey'inde keyfi çok yerindeydi.Şükür ki hastalık vs. bir sorun yaşamadık.Elimde geldiğince fotoğraf çekmeye çalıştım.Ama doyamadım.





Cunda'nın en ünlü mekanı.Taş Kahve.Özellikle kahvaltıları meşhur.Ben çok sevmedim.O gün sabah çok rüzgar vardı.İçeride tadilat varmış.Dışarıda oturmak zorunda kaldık.Etrafta çok fazla kedi var ve kim kahvaltı yapıyorsa onu kovaladıkları için bizi rahatsız etti.







Cunda'da mezelerin tadı bile başka.


Cunda'da bir akşam yemeği.Mekan:Uno
ikiodabisalon




            Her şeyden,herkesten uzak olmak o kadar iyi geldi ki bana,üçümüze...
Stres yok,her şeye dır dır eden, karışan çok bilmiş birileri yok.Vallahi kafam kaldırmıyor ya artık...
Yaşlanıyor muyum?









Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...