21 Kasım 2012

Kuzeyimiz Geldi


Doğum gerçekleşti, ikimizinde sağlığı şükürler olsun çok iyi...1 haftada o kadar çok şey biriktirdimki hemen yazmak istiyorum


                            Bir gün önce yani 13 Kasım sabahı saat 6:00.Uyanıyorum ve haftalar önce hazırladığımız, bebeğimizin odasındaki koltuğa oturmuş, gözleri dolu dolu,dışarıyı izleyen kocamı buluyorum.Yanına gidip boynuna sarılınca sabahın köründe duygusallık diz boyu oluyor.Bu artık ve nihayet evdeki iki kişilik son günümüz.Çekirdek aile olmamıza bir gün kala...Onu ilk kez böyle ağlarken görüyorum.İşte hayatımda unutamayacağım nadir anlardan biri daha.O kadar ki o an bende hiç konuşamıyorum.

                            Aynı günün gecesi evdeki telaş son haddinde.Günler öncesinden hazırladığım çantamı bir türlü kapatamıyorum.Sanki sabah hiç olmayacak gibi geliyor.Ama saat öyle hızlı ilerliyor ki. Evde annemde var.Beraber artık son kontrolleri yapıyoruz. Saat 2:00 gibi uyuyabilmek ümidiyle kendimi yatağa atıyorum.Yarı uyur yarı uyanık 5:30 gibi yataktan kalkıyorum.Hepimiz heyecanlıyız.Giyindim ve artık evden çıkıyoruz.
                            14 Kasım sabahı oğlumuza kavuşmak için sadece saatler var. Acıbadem Fulya Hastanesine doğru yola çıkıyoruz.Yolda geçen zamanı hiç hatırlamıyorum,ne konuştuk hiç biri aklımda değil.Zaten sabahın o erken saatinde 15 dakikada karşıya geçiyoruz.Diğer yakınlarımızda orda olacak.Hastaneye ulaştık ve daha önceden rezerve yaptırdığımız doğum katındaki 4608 numaralı odamıza çıktık.Buraya bakmak için daha öncede gelmiştim.Benim kalacağım oda iki odadan oluşuyor.Biri ziyaretçiler için.Çıkmamız, yerleşmemiz derken saat 7:00 olmuş bile.
Hemşirenin biri gelip biri gidiyor.Bazı sorular soruyorlar ve bazı kağıtlara imza atıyorum.Beni bir telaş almış durumda,sabırsızlanıyorum.Hemşire elindeki ameliyat önlüğünü bana giydirmek üzere yanıma geldiğinde olayın ciddiyetini kavrıyorum.
                            Arada bir gözüm Mustafa'ya ve anneme kayıyor.Kendimden daha çok sanki kocamı düşünüyorum.Acaba ruh hali nasıldır diye.Anneminse yüz ifadesi çok tuhaf.Bir insan gülerken aynı zamanda nasıl bu kadar endişeli gözükebilir.Bu arada herkes gelmeye başladı.Odam epey kalabalık.Ben o soğuk mavi ameliyat önlüğünü, fotoğraf çekimi olacağını unutarak çoktan giydim bile.Derken fotoğrafçımız Alev hanım asistanıyla birlikte geldi.Kendilerini görünce rahatladım sanki biraz.Kısa bir tanışma faslından sonra "son hamile fotoğraflarınızı çekelim", diyerek bir kaç fotoğrafımı çekiyor.Sonrasında eşimle yanyana, ailemle ve diğer herkesle...
                            Bütün bu anları yaşarken bir fon müziğim olsaydı,Beethoven-Moonlight Sonata olmasını isterdim..Her anı ağır çekimde yeniden izlemek.
Bu arada elimin üstünden damar yolu açıldı.Ve doktorum Bora bey yanıma geldi.Kısa bir konuşma yaptı.Şu an hiçbirini hatırlamıyorum.Fotoğraflarda çok güldüğüme göre doktorum yine yapmış bir şeyler.Sürekli soruyorum ne zaman alıcaklar beni saat 8:00i geçmeye başladı.Sonrasında iki hemşire beni almaya geliyor.O odadan ameliyathane girişine kadarki zaman zarfında olanları hatırlayamıyorum.
Hayatında ilk defa bu önlüğü giymiş olan ben, o kapının önüne gelince duyduğum korku ve endişe hissi tamamen silindi.Kendimi nasıl hissettiğimi nasıl tarif edebilirim ki? Belki daha önce hiç bu kadar güçlü hissetmedim kendimi.Ve inanılmaz bir huzur kapladı içimi.

İçerde sakin bir müzik çalıyor,biraz kalabalık ama herkes bir şeyle uğraşıyor.Ben ameliyat masasına doğru süzülürken içimden kendime 'Allahım buda geçecek,geçecek,geçecek' diye telkin yapıyorum.Anestezi uzmanı epidurali yaparken her şeyi aşama aşama anlatıyor.O esnada çok üşüdüğümü hatırlıyorum.Epidural aşamaları bana çok zor geldi.Belki şu andaki aklımla genel anesteziye -evet derdim.Neyse herşeyden emin olduktan sonra doktorum geliyor.Tanıdık bir yüz görmek ne güzel.Biraz sonrada eşimle,fotoğrafçımız içeri giriyor.Az sonra taze baba olacak olan sevgili kocam önlüğün altında kalan elimi tutarak bana güç veriyor.
Her şey sanki ağır çekimdeymiş gibi ilerliyor.Hayatımın en uzun süren bekleme zamanı belkide.En sonunda dayanamayıp "daha ne kadar beklicem,bebeğim nerde?" diyorum."Sen böyle yaparsan çıkmaz bebeğin" diyor doktorum.Bundan bir kaç dakika sonra minik bebeğim doktorumun elleri arasında gözlerimin önünde duruyor.İşte hayatın durduğu an.Ağlarken o azıcık çıkan sesiyle ameliyathaneyi yıkıyor oğlum.Yanıma getirip yanağıma yüzünü değdiriyorlar.Ağlaması kesiliyor o an..
Hemşire Kuzeyi götürüyor ve beni uyutuyorlar.Uyumadan hemen önce çok yorgun hissettim kendimi sanki savaştan çıkmış gibi.Uyandığımda ameliyathanenin dışında bekletiliyordum.Herşey olup bitmişti.Dışarı çıkarken beni Mustafa,annem,minik görümcem,k.pederim orda bekliyordu.Bende bir an önce doya doya bebeğimi görmek için sabırsızlanıyordum.
                                 Odaya çıktıktan sonra Kuzey bebeği yanıma getirdiler.İlk emzirme için kucağıma verdiklerinde dünyada başka hiç bir şey bu kadar mutluluk vermez herhalde diye düşündüm.Başını yanağıma değdirdim.Yumuşacık saçları vardı oğlumun...İşte bütün o sayıların günlerin ve ayların mutlu sonu..
Dünyada bundan daha güzel ne olabilirki!..
                                  İlk gece Kuzey bebek çok ağladı ve ben bu kadar yorgunluğun üstüne o gece çok az bir uykuyla sabah ettim.Yanımda bütün gece uyuklayan üç tane refakatçim vardı,hepside pert oldu tabii :)
                                  Ertesi gün Mustafa'yla önceden aldığımız sünnet kararı için doktorla görüştük.Öncesinde bu kararı vermek biraz daha kolay oluyor iş gerçeğe dönünce duygusal düşünerek,etraftakilerinde olumsuz baskısı yüzünden vazgeçme noktasına gelinebiliyor.Ama ben oğlumun sağlığı bir engel oluşturmazsa kararımı değiştirmeme yönünde kendimi telkin etmiştim.Neyse ki hiç bir problem olmadan bunuda atlattık..
                                  Hastanede çok hızlı geçen iki gün geçirdik.Bizi bu mutlu anlarımızda yalnız bırakmayan sevenlerimiz,dostlarımız ziyaretimize geldiler.
                                   Hep şükrediyorumki oğlumun sağlığı çok iyiydi.Hiç bir sorun yaşamadık.
Bundan sonraki 3 kişilik yaşantımıza adım atmanın şaşkınlığı,heyecanı ve mutluluğu ile evimize doğru yola koyulduk.
Şimdiden bu minicik adamın aşkı bütün benliğimi sardı bile...
                               

11 Kasım 2012

38. Hafta

Evet. Bu bizim oğluşla karın karına son haftamız.14 Kasımda Kuziş geliyor.Bi heyecan bi heyecan, en çokta babası. Geceleri evin içinde biri dört dönüyor.
Şimdiden gelecekte neler olabileceğini kestirebiliyorum.Ama ben sadece bebeğim ve kocamla sakin huzurlu bi kaç hafta geçirmek ve Kuzişe alışmak istiyorum.Ve yanımda sadece annemin olmasını...Tabiiki yine hiç bi şey benim istediğim gibi olmayacak.Umarım çok fazla sinirimi zıplatacak şey yaşanmazda şu ilk günleri sakin sakin atlatırız.
Neyse 8 Kasımda son kontrol için gittik.Kuziş 2.960 gr olmuş,anneem :)) Yine yüzünün bi kısmını görebildik elini yumruk yapmış gözünün üstüne koymuş bu seferde.Sanki bana benziyor burnu filan.Kalp atışlarını dinledik.
Son olarak artık epidural sezeryanda karar kıldık, 38.hafta dolduğu zaman bebeği almak zorundayım dedi doktor, daha fazla bekleyemeyiz.Gebelik şekeri olunca öyle oluyomuş.Şimdi son iki günüm kaldı. Öyle böyle 9 ayı devirdim. Yarın evde temizlik yapılacak, salı günü annem gelicek.Çantama son şekli vermedim daha.
Şimdiyse Çarşamba sabahı sağsalim Kuzeyi kucağıma almaktan başka bir düşüncem yok.

10 Kasım 2012

36 ve 37. Hafta

Hamileliğin başlarında sanki sonu hiç gelmeyecek bir serüvenin ortasında gibi oluyor insan.Ama son haftalara girmişken artık hem bebeğin dünyaya gelmesi için sabırsızlanma hemde sonrasını hesap etme gibi garip bir psikolojiye girdim. Balık burcu olmanın verdiği sebepten olsa gerek dokunsalar ağlayacak kıvamdayım.
Ne sorular geçiyor aynı anda kafamdan.Bebeğim sağlıklı olucakmı,iyi olucakmı, kime benzicek,sarımı esmermi, çok ağlarmı,sütüm hemen gelirmi of yani....
Bu haftalardaki septomlara gelirsek kolumu kaldırmaya halim yok.BÜtün vücudum ağrıyor gibi.Yürürken baskı hissediyorum ve hatta olmadığını bile bile etrafta tuvalet arıyorum.Bebek iyice ağırlaştı demekki.Karnım desen füze mübarek.37. Haftada kontrol için gittiğimde şekerime dikkat etmem konusunda doktorumdan ufak çaplı bir uyarı aldım.Dikkat ediyorum ama ölçüm yapmayı epey bi boşladım, epeyde bi kaçamak yaptım.Aksine canımda hep tatlı şeyler istemeye başladı.
Bu arada o salak hurafelere kulak tıkayarak saçlarımı kestirdim, artık buraya kadar dayanabildim.Kayınvalidem saçımı kestirdiğimi görünce çığlık attı. Uuvvvv biz dokunamadık korkardık gibi laflar etti.Onada kulak tıkadık. Şimdiden herşeye cevap vermeye kalkarsam kendimi bi savaşın içinde bulacağımı anladım. Özellikle bebek doğduktan sonra.
Kuziş bi gelsin... bi gelsin oğlum...

4 Kasım 2012

Artık Geri Sayıyoruz-9

Doğuma iki hafta kala geriye dönüp baktığımda bu hamilelik sürecinin ne kadar zor evreleri olduğunu düşündüm. Sadece 9 ay değil tabii birde öncesi var.Çocuk istemek,birlikte bir karara varmak ve sonraki sabırsız bekleyiş. Daha ortada bebek filan yokken hayatına verdiğin çeki-düzen.
Doğuma doğru yaklaştıkça kafam karmakarışık olmaya başladı.Hayatımızın ve gündelik yaşamımızın daha şimdiden bu kadar etkileyeceğini hiç aklıma getirmedim belkide.Evimizi baştan aşağı yeniden düzenlememiz,arabamı satmamız ve bebek için daha güvenli olsun,rahat edelim derken nihayetinde kendimizi galerileri gezerken bulmamız.
Babası padişahım geliyor derken ben içimden inşallah çok şımartmayız bu çocuğu diye şimdiden kaygılanmaya başladım.3 kişilik bir aile olmak için son on gün kaldı.Buraya kadar hamilelik çok güzel gitti.15 haftalıkken ufak bir korku dışında, Oğlum beni hiç bunaltmadı,daraltmadı ve üzmedi.Geçtiğimiz perşembe 36+2 de kontrolümüz vardı.2650 gr. olmuş Kuzişim.Ben hala nasıl doğuracağıma karar verememişken doktorum doğum yapacağım hastanede anestezi uzmanı ile görüşmemi istedi, devamında onlarda bazı kan testleri yapılması gerektiğini söylediler.Bir hafta sonraki kontrole erteledim artık.Anestezi uzmanı epidural ve genel anesteziyi anlattı.Ağrısız doğumdan bahsetti.
Suni sancı almak tüylerimi diken diken ediyor, sezeryansa bacaklarımı titretiyor. Sonuçta sancı çekip sezeryana dönme ihtimali olması beni hepten geriyor.Herkes fikrini söyleyince kafam dahada bir karışıyor.8 Kasımda bi kontrol randevumuz daha var bu son sanırım.
                 Ne olursa olsun korkmuyorum,kendimi oğlumla tanışacağım ve göreceğim o ilk ana o kadar adapte ettim ki,sadece bunun heyecanı bile aklımı başımdan alıyor.
                 Bu arada karnımdaki o hareketlere o kadar alıştım ki çabuk geçti hamilelik sanki ya diye içerleniyorum.Şimdi minik ayaklarını karnımın içinde sağa sola gerdirirken bende onu yakalamaya çalışıyorum.


                 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...