22 Ekim 2013

Muzlu İrmik Maması

Kuzeyin büyümesiyle birlikte öğün sayısı ve miktarı da artmaya başladı.Hevesle meme emmeye de devam ediyor.Bende en besleyici sebzeleri yada meyveleri biraraya getirerek lezzetli öğünler hazırlamaya çalışıyorum.
.Genelde akşam üstü yada uykudan 1-2 saat önce yoğurt yediriyorum.Yoğurt mayalayamadığım zamanlar farklı alternatifler yaratıyoruz.
Şimdi tarifini vereceğim Kuzeyin en sevdiği akşam öğünlerinden bir mama.


Muzlu İrmik Maması


Malzemeler:
Yarım muz veya elma veya armut (organik)
2 tatlı kaşığı organik irmik yada organik pirinç unu
1 tatlı kaşığı ezilmiş ceviz ve badem karışımı
tarçın

Hazırlanışı:
irmiği yarım bardak suda muhallebi kıvamına gelene kadar karıştırarak pişiriyoruz.bir iki dakika kaynadıktan sonra ocaktan alıyoruz.İçine cam rendeden geçirerek ezdiğimiz meyveyi ve ceviz-badem karışımını ekliyoruz.Tarçını da serpiyoruz.Karıştırıyoruz.
miniklere afiyet olsun


Bu arada bu organik gıdalarla ilgili bir not eklemek istiyorum.Aldığınız ürünlerin üretim tarihlerini kontrol etmeyi unutmayın, çoğunlukla eski tarihleri öne yeni tarihleri arka raflara koyabiliyorlar.Özellikle katkı maddesi içermeyen gıdalar çok çabuk bozulabiliyor. Evde de paketin içini açıp hatta tamamını boşaltıp kontrol etmeyi unutmayın.
Misal kuru incirin mutlaka içini açıp bakın.Pirinç gibi organik aldığınız kuru bakliyatları paketinden döküp göz gezdirmenizde fayda görüyorum.Zira bu gıdalar çok çabuk böceklenebiliyor.Keza güvenerek aldığım çok iyi iki markada bu problemi yaşadım.

10. Ay




Kuzeyin yaşına girmesine az bi zaman kaldı.Tam olarak şu anı durdurmak yada zamanın hızını biraz daha yavaşlatmak mümkün olabilseydi.
Tabiri caizse Kuzey'in ele avuca geldiği zamanlar yaza denk geldiği için çok şanslıydık.Belki bu yüzden bu yaz hatta bu sene hiç gezmediğimiz kadar çok gezdik.Uçağa bindik,arabayla uzun yolculuklar yaptık.Yürüyüş yaptık,parklara gittik ve neredeyse denizden hiç çıkmadık.Bol bol güneşli havaların tadını çıkardık.

Bu ay alttaki iki dişin yanında 3. bir diş patladı ve sağdan bir azı diş gelmek için çabalıyor.O minik parmaklar bu yüzden sürekli ağızda.
Bu gelgitli havaları hiç sevmiyorum.Bu diş karmaşanın üstüne birde soğuk algınlığı patlak verdi.İki üç gece hepimiz için çok zor geçti.Gece uykusunda nefes almakta güçlük çekince sabaha kadar içli içli ağladı.Bir kaç gecemiz böyle, ağlamasın diye oyun oynatarak uykusuz ve huzursuz geçti.Sıkıntı işte...Burun tıkanıklığına çözüm bulduktan sonra biraz daha rahatladık.Bu arada grip Kuzeyden bana geçti.Neyse ki ikimizde salya sümük çeke çeke atlattık.

Kuzey için mutfakta yoğun bir hararet var.Onun öğünleri için ciddi zaman harcıyorum desem yeridir.Tabii en doğalına ulaşmak için harcadığım mesaiden bahsetmiyorum bile.Kahvaltı  beni en zorlayan kısım diyebilirim.Diğer öğünlerimiz çok daha neşeli ve keyifli geçiyor.Buna rağmen dışarıda bir nebze olsun daha rahatız.En azından memeye yapışık bir hayat sürmediğimiz için ilk altı aya nispeten ben kendi adıma az bi şey daha özgürüm.
Biz babasıyla yemeğimizi yerken mama sandalyesinde oturan minik bir adam var.Küçük avucunun içinde tuttuğu köftesinden arada bir ısırık alan ve etrafı izleyen minik bir adam.Canı sıkılınca da annesini çekiştiren :)
Genelde pusette  yada mama sandalyesinde oturmak Kuzey'e pek keyif vermiyor.Bu yüzden o çekiştiren bense çekiştirilen taraf oluyorum.

Dizlerin üzerinde oradan oraya koşan ve elindeki oyuncakları yere vuran oğlumuzu yakalamak epey zorlaştı.Her şeyi oyun sanıyor ve merakı bazen başına iş açıyor.Bir yerlere tutunup ayağa kalktıktan sonra kendini poposunun üstünde yere bırakırken artık daha temkinli.Bu arada tutuna tutuna yürümeye başladı.O şimdiden kendi kendine özgürlüğünü ilan etti bile.Kimsenin kucağında olmak istemiyor.

Sonbaharın güneşli havalarını hiç kaçırmadık.Eylülde bile Kuzeyle denize girdik.Artık yürüyüş yapıyoruz ve parka gidiyoruz.Hazır gezmekten bahsetmişken;
Kuzeyle dışarı çıkmak gerçekten zor.Bi kere evde yalnızım.Kendimi,kuzeyi ve çantamızı hazırlıyorum.Kuzey arabada pek uslu durmuyor, uyuyakaldığı zamanlarda yolculuk benim için daha kolay.En azından o uyurken aynı anda bir kaç şeyi yapmak zorunda kalmıyorum.Arabadan dev puseti çıkarmak Kuzeyi araba koltuğundan alıp pusetine oturmakta ayrı bir merasim.Genelde yürürken etrafı izliyor, durduğumuz an ağlamak ve kıyamet koparmak gibi yetenekleri öne çıkıyor.Yürüyoruz, şansımıza hava güzelse biraz parkta vakit geçiriyoruz.Henüz çok farkında değil salıncağın filan ama alışması ve sosyalleşmesi açısından ben önem veriyorum.







11 Ekim 2013

Mothercare mi Bir Daha Aslaaa

                 Alışveriş yapmayı seviyorum ve bazı kült yerlerim vardır vazgeçemediğim.Anne olduktan sonra da sevdiğim mağazaların bebek bölümlerine uğramadan geçmem ve genelde bir şeyler alırım.Çoğunlukla kendime aldığım ürünler için iade yada değişim yapmam.Ama konu Kuzey olunca ne yazık ki bu hiç sevmediğim can sıkıcı değişim işlemleriyle uğraşmak zorunda kalıyorum.Benim için kaliteli bir mağaza ürün etiketli ve kullanılmamışsa müşterisini üzmeden sorgusuz sualsiz iade yapmalı.Bozuk  yani ayıplı ürünün arkasında durup müşterisinin karşısında mahçup olmalı, haksızken üste çıkmamalı.Ve özellikle bebek ve çocuk bölümlerinde çalışan personelin müşteriye davranış konusunda ayrı bir eğitime tabi tutulması gerektiğine bugün karar verdim.

      Hamileliğimde ve anne olduktan sonra sayısız defa Mothercare mağazasından alışveriş yaptım.Para ödediğim sürece bir sorunla karşılaşmadım.Ne zamanki sattıkları bozuk ürünü iade için kasalarına götürdüm o zaman sadece emrivakiyle satışa odaklanmış bir mağaza personeline sahip olduklarını gördüm.

      Bundan bir hafta önce Kuzey'e Suadiye Mothercare'den bir ayakkabı aldım, akşam saatleriydi.Kasada ödeme yaparken Kuzey çok ağlayınca oynasın diye oradan alelacele bir oyuncak daha aldım.Neyse ödedik,dışarı çıktık,mağazadayken çalışan gerizekalı oyuncak dışarı çıkınca ötmemeye başladı.Mağaza kapandığı için geri götüremedik tabii.Kutusunu bile atmadan faturasıyla birlikte bugün geri götürdüm ve durumu anlattım.
Bi on dakika filan sıramı bekledikten sonra kasiyerle aramızda geçen diyaloğu aynen yazıyorum...
1.kasiyer: İçini açıp pilini değiştirdiniz mi?
Ben: Yeni aldığımız için bozuk herhalde dedik,o yüzden geri getirdik,bakın faturası burada,kutusunu bile atmadım,hepsini olduğu gibi getirdim, iade olsun daha sonra bakarım,bebeğim durmuyor şu an.
1.kasiyer: Evde bi pilini değiştirin yeniden bakın...
Ben: yine çalışmazsa!..
1.Kasiyer: Siz bi değiştirin pilini çalışmazsa yeniden bakarız.
Ben:Beni yormayın lütfen,zaten bebekle gelemiyorum her zaman.Bugün bir fırsat getirdim.
Baktı ki sorunlu müşteri kategorisindeyim, yanındaki arkadaşına attı beni.

2.kasiyer:Burdan bi satın alın isterseniz ben deniyim sizin için...
Ben:Tamam.
Bu arada kasayı kapattı ve elindeki tornavidayla oyuncağı oymaya başladı.
''pili bitmiş bunun'' dedi.
Baktım arkamda bekleyen insanlar gittikçe uzadı, iyice rahatsız oldum ve tabii sinirlerimde gerildi.
''Tamam,neyse o zaman uğraşmayın... pili bittiyse ben hallederim o zaman'' dedim.Kabullendim yani bozuk ta olsa lanet olsun dedim içimden artık sende buradan bir daha bir şey almazsın filan dedim kendi kendime.Annemde Kuzeyle dışarıda beni bekliyor.Neyse ondan sonra ne olduysa pil yerinde temassızlık olduğunu anlayınca nihayet oyuncağın bozuk olduğuna kanaat getirdi.
Birini aradı ve oyuncağı geri almak için onay aldı.Hızlıca gitti oyuncağın aynısını getirdi.Poşete koydu.
Ben:Yalnız ben o oyuncağı istemiyorum o bozuksa buda bozulacak sonuçta...
Kasiyer:Bozuk diye geri alamayız ama..Bekliceksiniz o zaman
Ben:Ne kadar beklicem?!?!
Yarım saat... deediiiii ve benim üzerimde artık o adım adım nasıl sinir bozulur deneyinde başarıya ulaştı.
Ben:Beni neden uğraştırıyorsunuz?Dışarıda bebeğim bekliyor diyorum neden ısrar ediyorsunuz hem bozuk ürün satıyorsunuz hemde özür dileyeceğiniz yerde....
O kasiyerin adı Billur muş..
hala elindeki poşete koymaya çalışarak
''sakin olursanız bi dakka'' filan gibi bir şeyler geveledi.
O 1.kasiyerde hala yani aslında çok güzel oyuncak filan diye beni ikna etmeye çalıştı aklı sıra.

Yani Demsa gibi kurumsal bir firmanın iade ve değişim politikalarında müşterilerine zorluk olsun diye bu tarz bir yol izlemelerine hiç bir anlam veremiyorum.Ayrıca bu mağazanın müşterileri ya annedir ya hamiledir.Yani her türlü kolaylığı sağlayacakları yerde hem bozuk ürün satıp hemde müşterilerine bu şekilde bir muameleyi hak görmelerine ben hiç bir anlam veremedim.Ben mecbur değilim aptal bir oyuncağı sürekli taşımaya.
Gerçekten inanamıyorum.
Bundan alış veriş yapmayı bırakın,kapısından bile geçmem.Bir şeyler alınca iyi güzel sattıkları bozuk ürünü geri verince senden kötüsü yok.
Hem suçlular hemde güçlü.Merkez ofislerini aradım.Onlarda bayram tatilinin rehavetine girmişler şimdiden.Yalandan numaramı aldılar ve aramadılar.
Gerçekten söyleyecek söz bulamıyorum.Pes pes pes


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...