27 Aralık 2013

Gymboree Deneyimimiz

Geçtiğimiz Pazartesi Kuzey'i Gymboree'a götürdüm.Deneme dersine katıldık.Bizim haricimizde 8 bebek ve 8 anne vardı.Yaş grupları aralarında bir yada iki ay fark olan bebeklerdi.
Deneme dersi saat 15:00 teydi.Tam olarak Kuzey'in uyku saatine denk geldiği için yolda giderken arabada uyuyakaldı.İçeri girdiğimizde Kuzey kucağımda uyukluyordu.Ayakkabılarını çıkarırken uyandı ve hemen etrafı izlemeye başladı.



Oyun salonu O'nu çok çabuk cezbetti.Kaydıraklar,renkli minderler,toplar,oyuncaklar hepsine bayıldı :)..
45 dakika süren ders boyunca doğal olarak içeride ki ses yani aslında gürültü demeliyim çok fazlaydı.
Genel anlamda; öğretmenin 45 dakikaya sığdırmak zorunda olduğu oyunlar, derse ilk defa katılan anneleri ve bebekleri biraz zorladı.Bazı bebekler çok ağladı,bazıları katılmak istemedi.Kuzey ortama adapte oldu ama çoğunlukla özgürce etrafta koşturmayı tercih etti.
Bir ara kendimi ''bu koşturma ne zaman bitecek acaba?!'' diye düşünürken buldum.Biz açık havada, parklarda daha mutluyduk sanki.
19 kişinin 45 dakika boyunca kapalı bir ortamda aynı havayı soluduğunu düşünürsek içerisi çok havasızdı.Oyun bittiğinde salondan çıktık,derse giren öğretmen bir liste getirdi.Listede kayıt süreleri en az 12 haftadan başlıyor.Haftada bir gün ders ve belirli günlerde oyun için bebeğinizi getirebiliyorsunuz.Serbest oyunlarda yaş grupları karışık tabii.Deneme derslerinin ücretli olduğunu da belirtmek isterim..
45 dakika boyunca çocuğum peşinde koşup üstüne para verme işini sevmedim ben.Sınıflarda kalabalık.
Bütün bunların haricinde Kuzey'in oyun oynama ve sosyalleşme ihtiyacını gözardı edemem.Havalar soğuk olduğu için parklarda uzun süre vakit geçiremiyoruz.Oyun grubu araştırmalarım devam edecek.


24 Aralık 2013

kuru kayısılı incirli yoğurt


1 adet kuru kayısı ve 1 adet kuru inciri sabahtan ılık su içine koyup şişmesini bekliyoruzSonrasında rondodan geçirerek akşamüstü yoğurduna karıştırıyoruz.
Yoğurt bu haliyle tamda miniklerin asla hayır diyemeyeceği bir tatta..


22 Aralık 2013

Happy Birthday Kuzey

14 Kasım Perşembe günü evimizde Kuzey'in ilk doğum günü için minik bir parti hazırladık.Bu minik parti sadece bizim küçük ailemiz içindi.
Üstünde renkli balonlar ve puantiyeler olan bir pasta getirdi babamız.İlk defa Kuzey'in yediklerini etrafa saçmasına göz yumacaktım,kendimi bir kaç gün öncesinden hazırlamıştım buna.Ama bizim küçük adam önce pastanın üzerindeki kurabiyenin ucundan minik bir ısırık aldı.Sonra pastayı mıncıklamaya başladı.Ben kopardığı parçaların tadına bakmasını beklerken o yerlere savurdu.Sonrasında pastayı dövmeye başladı.Pastanın bir tarafı bu şiddete dayanamadı ve çöktü tabii.Karışmayalım eğlensin! dedik babasıyla.Dedik ama bu seferde bizim ki sıkılıp ağlamaya başladı.
Ve minik partimiz böyle tuhaf bir biçimde son buldu :)







17 Kasım sabahı erken uyandık.Bir gün önce Kuzey'in küçük halası bizimleydi.Sabah hep beraber kahvaltımızı yaptık.Sonrasında sevgili kocam doğum günü pastası ve diğer bütün herşeyi House Cafeye bırakmak için evden çıktı.Bense Kuzey'i toparlamaya çalıştım ki o babası gelince onu oyalayacak bizde kuaför işlerimizi halledecektik.Saat 12 gibi Kuzey halasıyla oynarken yorgun düştü ve hemen uykuya daldı.Bizde kuaföre işlerimizi haletmek için fırladık.Ben en hızlısından fönümü çektirdim ve makyajımı yaptım.Eve döndüğümde Kuzey uyanmıştı.En hızlısından hazırlanıp evden attık kendimizi.Her zaman ki gibi az bi şey geç kaldık.Neyseki House Cafe'ye vardığımızda henüz misafirlerimiz gelmemişti.Fotoğrafçımız Yonca Hanım bizden önce ordaydı.Ben hazırlıklara bakıp son rötuşları tamamlarken o çekime başlamış bile.



Her yere koşturup her şeyi kendim yaparım diye ısrar edince işte böyle parçalara bölünüyormuş insan(Sonrada o günün fotoğraflarına bakıp neden resimlerde hiç olmadığını düşünür durursun).


Kuzeyin ananesi,iki dedesi,babannesi,büyük ve küçük halası,teyzeleri,kuzen kardeşleri ve en yakın dostlarımız(Özge teyzesi,Cem amcası güzeller güzeli minik kızları Beren ve Burcu teyzesi ve eşi Emre ile birlikte (annesinin henüz karnında olan Mert bebek) bu en özel ve mutlu günümüzde yanımızdaydılar.Oğlum ne şanslı bir minik adam.
Bizbize bir yemek daveti tadında geçti.Kuzey belkide en sakin günündeydi:)

Tatlı oğlum...iki defa kıyafetini değiştirdik.

İki katlı renkli 1 yaş pastasını görünce herşeyi unuttu.Biz doğum günü şarkısını söylerken şaşkın şaşkın etrafa baktı.Çok güzel hediyeler aldık.Gerçekten vakit nasıl geçti anlamadım.Günün sonunda Kuzey yoruldu ve uyuyakaldı.

Bal badem,bal dudaklı şekerparee,akıllı bıdık,aşkımm,ballişkom,oğluşkom,canparem,ilk günden beri hep böyle sevdim Kuzey'i :)
Hayatımın en anlamlı günü.
Tam 12 aydır gözlerimi hiç üstünden çekmediğim,bütün enerjimi verdiğim,bütün benliğimi ele geçirmiş bir minik insan.Kocaman adam olmuş,yürüyor,koşuyor,bazen ağlarken sanki anne bile diyor (yada bana öyle geliyor).Hiç bir dilde tam olarak anlatılamaz annelik duygusu sanırım.


Bedenimin dışında atan KALBİM.


Annen ve baban seni dünyadaki,evrendeki olabilecek her yerdeki,her şeyden çok seviyor.Bu anın,yarının ve geleceğin için her anında yanında olmak tek duamız.İlk yaşın ve bundan sonraki her yaşın sağlık,mutluluk.başarı ve şansın hiç eksik olmasın.Seni her zaman Allah'a emanet ediyorum tatlı oğlum.





Özel teşekkür;
House cafe ekibi ve her detayla tek tek ilgilenen Seray hanım, bizi kendi evimizdeymişcesine rahat ettirdiler.Özellikle Seray hanım başından beri çok ilgilendi isteklerimle.Yemekler çok lezzetliydi.Emeği geçen bütün ekibe inceliklerinden ötürü tekrar tekrar teşekkür ederim,..

18 Aralık 2013

Oto Koltuğumuz

Yaklaşık 1 ay önce oto koltuğuna geçtiğimizden bahsetmiştim ya hani.Kuzey anakucağından terfi edecekti. Bize doğru arkası dönük oturmaktan ve bir ayna aracılığı ile annesiyle göz göze gelmenin hüznünden kurtulacaktı.Bana kalırsa artık çok sevecekti arabayla yolculuk yapmayı.Ana kucağını sevmiyordu Kuzey.Ama otururken fazla karşı koyamıyordu.Şimdi oto koltuğuna geçince ayaklarını çırpmaya kendini aşağı doğru atıp oturmamda oturmaaammmm türü ağlama ve çığlık karışımı itirazlara başladı.
Neyse ki bu itirazlar her zaman olmuyor.Yoksa dışarı çıkmak bir işkenceye dönüşür herhalde.
Her seferinde Kuzeyi oyalamak için birbirinden farklı taktikler geliştirmem gerekiyor.Aksi takdirde bir gün öncesinin oyalama oyuncağı öbür gün alnıma isabet edebiliyor.
Kuzeyi arabada ve pusetinde oturmaya-uyumaya alıştırmak çok önemliydi.Neredeyse her yere arabayla gidiyoruz ve hafta içi genelde yalnız oluyorum.Hafta sonu babamız yanımızda olsa bile Kuzey'i o koltuğa oturtma görevi genelde bana ait.Yani... evet ya çocuğu araba koltuğuna oturta-bilmeyi başarmak! diye bir mevzu varmış.
Eğer yolculuk sırasında huysuzluk ederse telefona yüklediğim çizgifilm app.leriyle  yada sevdiği müziklerle biraz oyalayabiliyorum.Özellikle Kuzey' oyalama konusunda Pepee'nin üstüne tanımam :)
Hala bazen arabada kucakta giden bebekler yada arka koltuğa-ön koltuğa oturtulmuş çocuklar görüyoruz.Yani gerçekten inanamıyorum hangi zihniyette bir ebeveyn bütün kuralları hiçe sayıp güvenliği bu kadar önemsiz algılayabilir.İnanılır gibi değil.Ağlaması yada oturmak istememesinin bir alternatifi olmayacağını bebeklikten öğrenirse her geçen gün bulunduğu koşula uyum sağlar çocuklar.Oturacak yada arabada yolculuk etmeyecek.Seçenek yok.

Kuzey'in anakucağı Maxi-Cosi'ydi.Hakkını vere vere kullandık.Hatta ilk zamanlar evde bile çok işime yaradı.
Oto koltuğunda aradığım ilk özellik güvenlik olduğu için Römer'e yoğunlaştım.
Isofix bağlantısıyla arabanın arka koltuğuna sabitleniyor.Sadece kemer ayarını yapıyoruz.İşte bu kısmı çok zor geliyor bana.Kemeri sıkmak ve gevşetmek çok zor nedense bu konuda bir türlü pratikleşemedim.
Cama olan yüksekliği
Kuzeyin dışarıyı seyredebilmesi için gayet uygun.
Koltuğun altındaki düğmeyle tek seferde yatış pozisyonuna geçebiliyor.
Çoğunlukla Römerin baş kısmındaki desteğin çok dar olduğu konusunda kullanıcı yorumları okumuştum.Baş kısmındaki destek kısmının dar olması güvenlik açısından çok çok çok önemli.Ayrıca şikayet edildiği gibi bebeğin
Bütün bunlara ek olarak üretim yeri de mutlaka önemsenmeli.
Bir çok firma ürünlerini Çin'de üretiyor.Neden?Neden yani?
Römerin Alman Menşei olduğunu biliyorum.Açıkcası buda bir güven faktörü benim için.

Kazalardan uzak güvenli yolculuklar dilerim.





13 Aralık 2013

Kış Sebze Çorbası

bu bağışıklık güçlendirici çorbayı pişirmek için tam zamanı.
Kuzey 'e bu hafta ana öğününde özellikle sebze çorbası yaptım.Bu aralar üşütmeyle birlikte öksürük ve burun akıntısı başladı.
Şükür ki bu vitamin deposu çorbalar sayesinde çok daha iyi.

Malzemelerimiz
1 adet patates
1 adet havuç
1 adet pırasa
1 adet kabak
1 adet kereviz
(bütün sebzeler organik)
2 tatlı kaşığı organik irmik
1 tatlı kaşığı organik mercimek
1 tatlı kaşığı organik zeytinyağı

Yapılışı
Bütün sebzeleri güzelce yıkayıp küp küp doğradıktan sonra tencereye alıyoruz ve üzerini geçecek kadar su ilave ediyoruz.Sebzeler ezilecek kıvamda yumuşayana kadar pişiriyoruz.
Bebeğimizin ayına göre çatalla veya rondo ile ezerek püre haline getiriyoruz.

Miniklerimize afiyet olsun.



6 Aralık 2013

Birthday Boy


Yeni yeni 11. ayı yazabiliyorum.Siz bunu okurken biz Kuzey'in doğum gününü kutladık bile.En kısa zamanda fotoğrafları ve ayrıntıları blogta yayınlamak istiyorum.
Kocaman bir evi ve artık ordan oraya koşturan 1 yaşında minik bir adamı idare ediyorum.Tabii birde akşam evde yemek ne var diye soran kocamı :)
Her şeyi tek başıma yapmak yoruyor beni.Bu sebepten Kuzey uykudayken,öncelikli işlerden vakit artıramıyorum.
en kısa zamanda 1 yaş yazısı burada:)

11. AY

Kuzey'e hamile olduğumu öğrendiğimde hayatımda ilk defa mutluluktan ağlamıştım.O gün ve sonra ki günler içim içime sığmamıştı.Her gün çok özeldi ve her hafta birbirinden farklıydı.

14 Kasım 2012.Kuzey doğdu.
Onu alıp eve geldiğimiz o ilk günü çok net hatırlıyorum.Nasıl küçükmüş.Hatta kıyafet alırken bile hep en miniklerini seçiyordum,sanki hiç büyümeyecekmiş gibi  :)
O günler çok hızlı geçti ve Kuzey büyüdükçe zaman dahada hızlanıyor benim için.Gerçekten yakalayamıyorum.Ama ben şanslı bir anneyim,Kuzey'i ilk anlarından bu güne kadar dolu dolu yaşadım.
Geçen gün konuşuyoruz babamızla.
Oda ''evet'' diyor ''ben Kuzeyden sonra anladım her şeyi,ondan sonra tam anlamıyla aile olduk.Tamamlandık.''
Tuhaf hissediyorum.Nasıl O yürümeye çalışırken düştüğünde acıyor canım?
Nasıl değişiyor ifadem?
Nasıl oluyor bu?
O ağlarken beni biri teselli etmeli mesela.Gerçekten çok fena.Annem aklıma geliyor çoğunlukla.
Evden çıkarken ''üstüne bi şey al'' dediğinde kızıyordum.
Yada benim için endişelendiğinde ''ay anne sende yaa? diye söyleniyordum.
Anlamıyordum o zaman kaygılandığını,benim için neler hissettiğini bilemiyordum.

Kuzey büyüyor,şimdilerde bizi bir yaş günü telaşı aldı.İlk yaş günü olduğundan sanırım,heyecanlıyım biraz.Her şey çok güzel olsun istiyorum.
Doğum günü için The House Cafe'nin alt katına karar verdim.Buranın atmosferini seviyorum.Keyifli bir mekan.
Kuzey'den arda kalan zamanlarda bu işlerle uğraşıyorum.Bu yüzden geceler uykusuz.Bir çok şeyi kendim hazırlamak istedim özellikle.

Bu ay Kuzey ayaklanma çabalarını sürdürüyor.Ona bi iki ay önce aldığım bisikletinden tutunarak yürüyor.Yürüteç hiç kullanmadık ve iyi ki kullanmamışız.Bundan sebep sanırım Kuzey parmak ucunda yürümüyor.
Gece sık uyanmalar devam ediyor, hatta bu yürüme çabalarından sonra dahada arttı diyebilirim.
Bazen Onu gece uyandığında yanımıza alıyorum.Babasıyla annesi arasında ki mesafe ona yetmiyor olacak ki dönemediği için sinirlenip ağlıyor.Bende bazen uykuya daldıktan sonra odasına götürüp kedi yatağına yatırıyorum.O en çok aramızda yatmayı seviyor,ne yalan söyliyim bende pek hoşnutum.Seviyorum nefesini dinlemeyi.Amaann diyorum tadını çıkar bu anların.Bazende o kocaman yatakta sadece iki karış yer kalıyor bana.Baba oğul yayıldıkça yayılıyorlar.





Bu arada ana kucağından terfi ettik ve oto koltuğuna geçiş yaptık.Oto koltuğuna geçince Kuzey'i arabadaki koltuğuna yerleştirmek daha kolay olur sanıyordum ki,tam tersi oldu.Oturmak istemiyor ve ben o kemerleri bağlayıncaya kadar yapmadığım akrobasi kalmıyor.Ama yolculuk esnasında dışarı izlediği için öncekine nazaran oyalanma süremiz biraz daha uzadı diyebilirim.Üşenmedik,bu ay neredeyse her gün dışarı çıktık.
Kuzey'i oto koltuğundan bebek arabasına koyma işi ayrı bir merasim gerektiyor.Dışarıdan eve geldiğimizde artık bütün enerjim bitmiş oluyor ama birde yıkanma ve uyuma faslımız var ki dillere destan.Küçük adam suyu çok sevdiğinden yıkanma faslı biraz uzun sürüyor.İki günde bir yıkanıyor..Bu aslında havaların soğumasıyla birazda böyle.Yazın bazen günde iki defa suya girdiğimiz bile oluyordu.Suyu çok sevmesi belkide bundan.
Çıkarken itiraz ediyor beyefendi,hızını alamayınca ağladığı bile oluyor.
Su Kuzey'de ters etki yapıyor.Uykusu gelmesi gerekirken hali hazırdakide kaçıyor.Bazen uyku saatimiz şaşıyor.Ama genelde en geç dokuz buçukta yatakta oluyoruz.
İşte bu minik adam böyle böyle her gün büyüyor,her gün şaşırtıyor bizi.
Ama hala anne demiyor :(

               







Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...