22 Eylül 2015

Çocukla Gemi Turu (Yunan Adaları)


Temmuzun son haftası,
Saat 15:00 te Çeşme Limandan cruse gemisi kalkış için misafirlerini bekliyor.Biz yanımızda Kuzey olduğu için İstanbul'dan uçakla İzmir'e gitmeyi tercih ettik.Eşyalarımızı İstanbul'dan İzmir'e kara yoluyla gitmeyi tercih eden ailemizin, bagajına yerleştirdik.Yanımızda bir minik sırt çantası ve Kuzey'in puseti dışında hiç bir şey almadığımız için bavul bekleme gibi bir derdimizde olmadı.Bu şekilde uçakla seyahat etmeyi seviyorum.Adnan Menderes Havalimanına indiğimizde ailemiz bizi almak için bekliyordu.Hep birlikte Çeşme'ye doğru hareket ettik.Bu arada daha öncede başıma geldiği için mutlaka bu detayı yazmak istiyorum.Pegasus havayolları özellikle bebekli ve çocuklu ailelere yardımcı olmamak için elinden geleni yapıyor.Özellikle mümkünse orta yada ön kısımlardan yer istememize rağmen check-inimizi yapan çok sevgili kadın hostes bizi en arka koltuğa attı.Dönüşte de aynı problemi yaşadığımız için ve dahası en arka sıkışık koltukta 45 dakikalık rötarla Kuzey'i oyalamak için akla karayı seçtik.Bu tutumlarından ötürü bir daha asla Pegasus'u tercih etmeme kararı aldık.
Neyse dediğim gibi Çeşme'ye vardığımızda saat 14:00'tü.Limandan içeri girdik.Burda free shoptan alışveriş yapabilirsiniz.Yalnız Çeşme'deki ve gemi içindeki Free shop alışverişlerinizde aldığınız alkollü içeçekleri odanıza almanıza izin verilmiyor.Gemiye girerken bizim gibi şarabınızı sırt çantanıza atarsanız sorun yok.Gemiden ayrılacağınız son gün odanıza getirip bırakıyorlar.
Gemiye binerken varsa çocuklarınızda dahil girişte resminizi çekip pasaportlarınızıda alarak kaydınızı yapıyorlar.Pasaport yerine kimliğinizin yerine geçen bir kart veriyorlar.Bu kartlar ayrıca odanızın kapısını açan anahtarınız yerine geçiyor.Kartı kaybetmemeniz bunun için çok önemli.



Gemiye giriş yaptıktan sonra odanıza beklemeden çıkabiliyorsunuz.Bavullarınız görevliler tarafından odanıza teslim ediliyor.Her şey o kadar sistematik ilerliyor ki hiç kargaşa yaşanmadan odanıza kolayca ulaşabiliyorsunuz.Gemi belirlenen saatte hareket ediyor.Bu ilk anlarda odalara sürekli anons yaparak biraz kulaklarınızı yoruyorlar ve bütün yolcuları güvenlik tatbikatı konusunda bilgilendirmek için salona inmeleri konusunda uyarıyorlar.İşte burada biraz ürküyorsunuz biz bunu yaşamamak için tatbikata inmedik :)



Oda t-shirtle bile üşüyecek kadar serin ve geminin geneli böyle.Biz sabah çok erken saatlerde güne başladığımız için yorgunluktan hep birlikte odada uyuya kaldık.Kuzeyide uyutup yanımıza yatırdım.Oda bir gemiye göre oldukça konforlu.Tabii bizim gibi çocuklu bir aile için biraz küçük.Ama benim kanaatim ilave yatağa hiç gerek yok.Bu hemen sürgülü balkon camının önüne konulmuş açılıp kapanan tekli bir kanepe.Biz hiç kullanmadık ve boşu boşuna odada yer kapladı.Kuzey'i tek başına asla orada yatıramazdım.
Saat 19:00 da akşam yemeği başlıyor.Geminin restaurant bölümü iki taraflı açık büfe servis veriyor.Akşam yemekleri biraz kalabalık ve kargaşalı oluyor.Ancak garsonlar etrafınızda sürekli döndüğü için bir şeyi bir kere istemeniz yeterli oluyor.Açıkcası, diğer tatil tecrübelerime göre gemide yiyecek ve içecek servisini gayet başarılı buldum.

Akşam yemeğinden sonra gemi saat 20:00 gibi Mikonos adasına demir atıyor.Gemiden bota binerek adaya ayak basıyorsunuz ve her yarım saatte gece 3:00'e kadar bu botlar sizi gemiye taşıyor.Eğer
isterseniz ETS 'nin hazırladığı turla adada sirtaki gecesine katılabiliyorsunuz.Biz Kuzey'le zor olacağı için Mikonos'u yürüyerek biraz turlamak istedik.Ama ada ada olalı böyle bir sıcak böyle bir nem görmemiştir heralde diyorum.Yani bu feci nemli havayı size anlatabilmem mümkünmü bilmiyorum ama adada yaprak kıpırdamıyor, gram esmiyor.Dolayısıyla adanın tadı kaçıyor.Kısa bir yürüyüşten sonra kendimizi sahildeki cafelerden birine rastgele atıyoruz.Wi-fi de bulunca yine sosyal medyadan resimler paylaşıp yakınlamızla whatsapptan etkileşim kuruyoruz :)
Sıcaktan o kadar daraldım ki bir an önce gemiye gitmek istedim.23:30 da bota binerek gemiye ulaştık.Kuzey'i uyutup babannesinin odasına bıraktık ve biraz gemiyi keşfetmek için gezintiye çıktık.En üst katta içecek servisine devam eden pool barda biraz dinlendik ve serinledik.Sonrasına çok yorgun olduğumuz için kendimizi uykuya verdik.


Sabah uyandığımızda Santorini'deydik.Kahvaltı açık büfe gayet zengin çeşitli.Bütün bir günü adada geçireceğimizi göz önüne alarak çantama, Kuzey için bir iki tane de poğaça ve meyve atıyorum.Yine botlarla Santorini adasına gemiden servis var.Adaya inince teleferikle yukarı çıkıyoruz.Eşekli yol hiç bize göre değil.Yukarı çıkınca karşınıza araba kiralayabileceğiniz bir kaç dükkan çıkıyor.Bizim grubumuz ikiye bölünüyor.Biz araba kiralayarak adayı gezmeye karar veriyoruz.Yine hava çok sıcak ve nemli.Arabanın kliması bile yetersiz kalıyor.Adayı klima eşliğinde seyretmek daha cazip geliyor.Bence Santorini'de yapılacak en güzel aktivite bütün gün denize girmek olmalı.Çok havalı plajlar var.Deniz tuzlu ama oranın veletleri alışmış olacak ki sudan çıkmıyorlar.Benim gibi bir su kuşunun bile gözleri ciddi anlamda yandı.Bütün bir ada gezisi boyunca deniz için sadece yarım saat ayırabildik.Öğlen yemeği için balık iyi gider diye düşündük.Ve bir kaç yer arasında şirin bir restaurant bulduk.




Gemi kalkış için bir saat belirliyor, o saatte gemide olmalısınız.Santorini'den ayrılırken sonraki rotamız Atina için gemi hareket ediyor.Gemi içerisinde kaldığınız sürece çocuklarınız için farklı aktiveteler var.Oyun odası gece 23.00 kadar açık.Oyun odası kapalı olduğu zamanlarda yine çocukları eğlendiren bir abla var.Büyük salonda müzik eşliğinde dans ediyorlar.Tabii burda çocuğunuz bizimki gibi küçük yaşlardaysa sizin gözetimizde bu aktiviteye katılabiliyor.Tatilde çocukların uyku düzeni değiştiği için gece 23:00' e kadar açık olan oyun odası güzel düşünülmüş.4 yaşından büyük çocuğunuzu ablaya teslim ederek sizde biraz dinlenip keyif yapmaya fırsat bulabiliyorsunuz.Gemi turunda olmanın en güzel yanı bavul açma/kapama derdi olmadan her sabah farklı bir yerde güne başlamanız.Bu da gece uyumadan önce ertesi gün için heyecanlanmak demek.Tabii yinede çocuklu bir aile olunca her tatilde olduğu gibi burada da ekstra yorulabiliyorsunuz.
Ertesi gün sabah erkenden Atina'daydık.Kahvaltıdan sonra gemiden iniş yaparak pasaport kontrolünden geçiyoruz.Otobüsler terminale gelen yolcu gemileri için 15 dakikada bir servis yapıyor.Alandan bu otobüslerle çıkış yapıyorsunuz.Ets Atina turu için seçenekli bir program yapmış.Biz Akropolis müzeside dahil klasik şehir turu yapmayı tercih ettik.Adanın denize olan en uzak mesafesi 60 km.Atina'lılar saat 16:00 da mesaiyi bitirip ''siesta siesta'' hemen ilk fırsatta denize koşarlarmış.Plaka'yı çok beğendim.Yalnız İstanbul'un sahil kalabalığından sonra burası ilk izlenimde terkedilmişlik hissi uyandıyor.Belki hafta sonu olduğu içindi, sokaklar bomboş ve dükkanlar kapalı.



Parlemento binası önünde Kuzey efsun askerle



Akropolis Müzesi






Atina Athens Flea Market'i (bit pazarı) gezebilirsiniz.Güzel süs eşyaları var. Atina turumuz bittiğinde gemi yeniden Çeşme'ye hareket ediyor.
Gece yarısı, odanızın balkonunda oturup, uçsuz bucaksız denizi seyretmek çok keyifli.

Eğer böyle bir tura katılmayı düşünürseniz odanızı mutlaka balkonlu ve ön kısımdan isteyin.Zira adalara demir attığında manzaraya doyamayacaksınız özellikle hava karardıktan sonra.Havanın sıcak olmasına aldanmayın, geminin için ciddi derecede soğuk.Mutlaka çocuğunuz ve kendiniz için uzun kollu bir iki hırka atın bavula.



21 Eylül 2015

3D EL İZİ NASIL ALINIR



Bebeğinizin yada çocuğunuzun 3D el izini kendinizde bir kaç basit adımda kolayca yapabilirsiniz.



Malzemeler
1 bardak un
1 bardak tuz
kalıbı alabilmek için yuvarlak/kare kısa kenarlı bir kap yada tabak
su
alçı tozu

1 bardak un ve 1 bardak tuzu derin bir kapta karıştırın.
Karışımın içine, elinize yapışmayacak kıvamda bir hamur elde edene kadar azar azar su ekleyin.
Hamuru biraz yoğurduktan sonra yuvarlayarak top haline getirin ve kısa kenarlı kalıp olarak kullanacağınız tabağın içine düzgünce yayın.
parmak izleri yok etmek ve düzgün bir zemin hazırlamak için altı düz bir tabakla hamurun üzerine bastırın.
Zemini düzeltikten sonra bebeğinizin/çocuğunuzun elini hamurun ortasına bastırın ve el izinin hamura güzel bir şekilde çıktığından emin olduktan sonra kalıp hazır sayılır.
Bu aşamada kalıbın yarı aşamasını tamamladık.



Şimdi alçıyı hazırlıyoruz.
Alçıyı hazırlarken artık kullanmayı gözden çıkardığınız bir kaba ihtiyacınız olacak.Alçıyla çalışmaya başlamadan önce altına mutlaka gazete kağıdı sermenizi öneririm.Kaba önce bir miktar su ve sonrasında üzerine alçıyı ekleyin.Tahta bir çubukla karıştırın.Bekletmeden hazırladığınız hamur kalıbının üzerine alçı karışımını dökün.Kalıbın her yerine alçının yayılmasını sağlayın.Artık kalıbınızın donması için sadece beklemek kaldı.
Yaklaşık bir saatte alçı tutuyor ama siz yinede emin olmak için bir kaç saatten önce kalıba hiç dokunmayın.İyice donduğundan emin olduktan sonra kalıbı ters çevirin ve tabaktan çıkarın.El izini aldığınız hamuru alçının üzerinden soyarak çıkarın.
3D el iziniz hazır.


19 Eylül 2015

Tuvalet Eğitimine Başlıyoruz



Mart 2015

Tuvalet eğitimi vermek annelerin gözünü korkutan bir süreç. Nereden mi bilmiyorum?Kendimden...Hazır bez kullandığımız süre zarfında sanki çocuğu bezlemek daha kolaymış gibi geliyor.Çiş yaptı değiştir,kaka yaptı değiştir.Poposu yanmasın aman zamanını kaçırma.Ne kadar hızlı davranırsan davran o popo mutlaka ara sıra pişer.Dışarı çıkarken bezler,ıslak mendiller,pişik kremi,alt açma matı,yedek kıyafetleri sığdırmak için yanımızda taşıdığımız o kocaman çantalar.Haa tabii birde bebeğin altını değiştirebilmek için temiz bir yer bulabilmek.Kimi zaman o pis ve küçücük  tuvaletlerin içine konulmuş duvara monte alt değiştirme aparatları.Zordur evet çok zor. Yalnız vakti geldiğinde artık tuvalet eğitimini almaya hazır olan çocuğu bezlemeye devam etmek siz karar verdiğinizde direnç göstermesine neden oluyor.Belki çevrenizde bir yerlerde dört yaşına gelmiş altı bezlenen ve bu durumdan mutsuz olan çocuklar görmüşsünüzdür.

Biz bezi çoktan attık ve cesaret vermesi adına notlar alarak bu postu yazdım.

1.GÜN:Cuma...Bugün okul yok.Bir kaç gündür yoğunlaştım tuvalet eğitimi konusuna.Tam cesaretlenmek üzereydim ki, okuldaki öğretmenimiz biraz daha beklememizi söyledi.Cesaretim kırılmıştı zaman konusunda.O gün sabah uyandık,okul yoktu.Kuzey'in geceden kalma bezini değiştirdim.Sonrasında birlikte kahvaltı yaptık.Kahvaltı sonrası biraz tv açtım O'na.Bende karşındaki koltuğa oturmuş O'nu izliyordum.Birden yanıma koştu ve bezden rahatsız olduğu anlatmaya çalıştı.Bezin bağlama kısımları rahatsız ediyordu sanırım.Pijamasını indirdim ve bezini biraz gevşettim.Sonra kendi kendime kısa bir süre düşündüm.Neyi bekliyordum yada bekleyecektim?!?Bezden rahatsız olan ve çıkarmak isteyen çocuğuma neden hala ısrarla bez bağlamaya devam edecektim?
Bundan bir iki gün öncede annemle fikir teatisi yapmıştık.Aslında birazda o cesaretlendirmişti beni.
-Neden öğretmiyorsun hala.Yazı bekleme,gerek yok diyordu.
Kuzey o sabah bezden iyice rahatsız olmuştu.Bende bir çıkaralım bakalım,başlayalım dedim içimden ve bezi çıkardık o sabah.İlk gün O'na daha önce aldığım minik ikea oturağına oturması için çabaladım.Oraya oturması ilk adım.Oturtmayı başardıktan sonraki adımsa çiş yapmayı sağlamak.Yani bana en zor görününen ikinci adımdı.Tabii oturmak istemedi önce.Denedim sürekli denedim.Oturmuyor.En sevdiği şey kinder sürpriz yumurtalarının içini açıp oyuncağına bakmaktı.Oturmaya ikna etmek için bir tane verdim.Kabul etti oturağa oturdu.Yumurtayı açtık ve içindeki oyuncağı çıkardık.Sonra ''bezi çıkarmak istiyorsan çişini artık buraya yapmalısın'' diye anlattım.İlk gün birinci adımı atlattık ama oraya çiş yaptıramadım.Gece uyudu ve ben alıştırma külodunu giydirip yatırdım.

2.GÜN:Cumartesi..Sabah kalktığından kupkuruydu,şaşırdım (genelde bezi kocaman uyanırdı).Tuvalete koştuk ve çişini oturağına yaptı :) Sevinçten ne yapacağımı bilemedim çünkü gerçekten en önemli şey oraya çiş yapıldığını anlamasıydı.Tabii alkış,öpücükler,aferinler ve çişi klozete döküp -güle güle çiş demeler Kuzey'e eğlenceli geldi.Sonra yine bir kinder yumurtası açtık ve içindeki oyuncağa baktık.Gün içinde bir kaç defa kaza yaptık,bazen tuvalete koşarken kaçırık yaptık.Yatana kadar çiş var mı? diye sormaktan ben bile kendimden sıkılmıştım.Bütün bir günü evde geçirdik.

3.GÜN:Pazar.Sabah uyandığında yine altı kuru kalkmıştı.O sabahta oturağına çişini yaptı.Bugünde dünkü gibi çiş yapmayı abartmadan eğlenceli hale getirmeye çalıştım.Ve her seferinde mutlaka tuvalete gittik.Asla evin içinde herhangi bir yere oturak taşımadım.Ve oturağı satın alırken her türlü abartıdan uzak en sade şekilde olanını seçtim.Bu işi bir kerede bitirmek istediğim için hiç bir evresini olay haline getirmek istemedim.

4.GÜN:Alıştırma külodunu giydirip, çantasına bir kaç yedek kıyafet ve bir kaç yedek alıştırma külodu koyarak okula gönderdim.Öğretmenine tuvalet eğitimine başladığımızı ve bana destek olmalarını istediğim bir mesajda gönderdim.Öğleye doğru okulumuzdan psikoloğumuz aradı ve Kuzey'i almak için biraz erken gelmemi rica etti.Tuvalet eğitimiyle ilgili bilgiler verdi ve neyi nasıl yapmamız gerektiğini anlattı.Aslına bende okulla birlikte bu işi nasıl götüreceğimi bilmiyordum,böylece gereksiz bir tereddüt yaşadağımı anladım. Konuşmanın sonunda kendimi çok daha iyi hissetmiştim.O gün Kuzey okulda çiş yapmak istememiş ve ben gittiğimde de yaptıramadım.Eve kadar tuttu.
Aldığım notlar:
Gece veya gün içinde dışarı çıkarken asla bez yok,
Alıştırma külotu kullanılmayacak,
Her gün çizelgeye not alınacak.
İki hafta sonra durum değerlendirmesi..

 Eve geldiğimizde Kuzey benim yönlendirmemle tuvalete gitti.Yine bir yada iki defa kaza oldu.Ama ben gayet sakin davrandım ve güzelce anlattım.Oturmak istemediği zaman baskı yapmadım.O gün kaçırık yaptığında hemen rahatsız oldu -''anne bak, anne bak'', dedi ve üstünü değiştirmemi istedi.Özellikle bir kaç dakika bekledim ve hemen değiştirmedim,ıslaklıktan rahatsızlık duyup  haber vermeyi öğrenebilsin ...

Dışarı çıktığımızda durum evdekinden biraz daha zor oldu.İster istemez stres yaşadım.Bazen anne çiş dedi tuvalete koştuk, kimi zaman yanlış alarmdı, kimi zaman dışarıda yapmak istemedi,kimi zaman oyuna daldı...Bir kaç tane yedek kıyafetle gezerek tedbiri elden hiç bırakmadım.

On gün içinde eğitimimizi bitirdik.Şimdi bezden kurtulduğumuz için hem ben hem Kuzey çok mutlu.
Eğitim sürecimize Kuzey'in okuldaki öğretmenleri de destek verdi.

Bu arada bende çevremden yaz aylarında daha kolay olur diyenleri çok duymuştum.Eğer çocuğunuz buna hazırsa hiç beklemeyin,hemen öğretin.Beklediğiniz her gün işiniz daha da zorlaşacak.


Bütün annelere ,bu süreçte kolaylıklar dilerim...


12 Eylül 2015

Evde Domates Konserve Yapımı

         


              İlk defa geçen kış yapmayı denediğim 15 kg domates sos,5 kg kapya biber salçası konservelerim ve buzluğa attığım sebzelerle kışı geçirmiştik.Hatta yaptığım konserveler havada patlamıştı,yetmemişti.Geçen sene organik domates ve biberlerle konserve yapmıştım.Bu sosları kışın bütün yemeklerde kullandım.Hazır salçalara bile hiç ihtiyacım olmadı.Soğuk ve karlı havalarda 5 dakikada domates çorbam hazır.Yapımı çok keyifli ve bir o kadarda meşakkatli olduğu için bu sene kocamıda çalıştırdım.Aramızda iş bölümü yaparak ve günlere bölerek üç günde konservelerimizi hazırladık, ikimizde yorulduk ama çok keyif aldık.
Kışın kullanmak üzere Kuzey için hazırladığım minik buzdolabı poşetlerine ayrıştırdığım bal kabağı,bamya ve tazeden ayıkladığım barbunyalar vardı.Ve ayrıca ayıklayıp buzdolabı poşetlerine ayrıştırdığım dolmalık biberlerde zamanımın olmadığı acil durumlarda yemek yapmak üzere buzluğa attıklarım arasındaydı.
Bu sene daha fazla domates ve kırmızı kapya biber aldım.Domates sos yaptım ve tabii kırmızı biberleride konserveledim.
              Bu sene Kuzey için köylü bir teyzenin kendi tarlasında yetiştirdiği domateslerden 15 kg kadar aldım.Yaz domateslerim organik olsun isterseniz konserve için fazla miktarda aldığınızda maliyet biraz artıyor.O yüzden ben bu sene domatesleri kendimiz ve Kuzey için olmak üzere ikiye böldüm.Böylece maliyeti düşürdüm.
               Domatesler için yarım kg'lık, biber sosları içinse 250 gr'lık kavanozları tercih ediyorum.Kullanım açısından kolaylık sağlıyor.Zaten bir kere bu kavanozları alınca yıllarca aynı kavanozlarla idare edebilirsiniz.Sadece her seferinde yeni kapak almak yeterli oluyor.



Domates konservesinin yapım aşamasına gelelim;

yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz kasa köylü teyzeden aldığım yaklaşık 13 kg domatesler.Çok ince kabuklu olduğu için soymadım ve sadece üst çekirdeklerini aldım,çürük kısımlarını ayıkladım ve yıkadım.


sonrasında ikiye üçe gelişigüzel keserek tencereye koydum ve rondodan geçirdim.Çok fazla suyunu bırakmaması için rondodan geçirirken biraz parçalı bırakabilirsiniz.Ben soymadığım için kabuklar gözükmeyince dek bu şekilde rondodan geçirdim.


Tencereyi ocağa alarak kaynayıncaya dek pişirdim ve kaynadıktan sonra hepsi için 3 tatlı kaşığı kaya tuzu ilave ettim.Bu arada domates kaynarken diğer bir ocakta kavanozlar ve kapaklar için bir tencere ayarlamalısınız.Kavanozları kapaklarıyla birlikte derin bir tencerede bir kaç dakika suda kaynatmak yeterli. Suyun içinde kaynayan kavanozlardan alıp en üstte 2 parmak boşluk kalıncaya dek sosu dolduruyoruz.Kavanozların kapak kısımlarını havlu kağıtla sildikten sonra yine sıcak haldeki bir kapağı kurulayıp kavanozun kapağını kapatıp ters çeviriyoruz.
Aslında bu işin en ince kısmı burası....

Ters çevirme işlemini yaptığınız yeri temiz beyaz bir havlu sermek kavanozlarda herhangi bir akma sızma varmı görmek açısından önemli...
Ben bütün kavanozları bu şekilde kapatıp ters çevirdikten sonra üzerine kalınca bir şeyler örterek yavaş yavaş soğumaya bırakıyorum.
Soğuduktan sonra ters çevirip güneş almayan bir yere kaldırabilirsiniz.
Bu arada kapakları tek tek kontrol ediyorum.İçine çöktüyse ve akma/sızma gibi sorun gözükmüyorsa konserveleriniz tutmuş demektir.



Bu rio domatesleri kgmı 1 liradan 25 kilo olmak üzere aldım.25 kg domates 25 lira bence süper. Hatta daha ucuza bulmak bile mümkün.Yalnız bu defa kalın olduğu için kabuklarını ayıkladım.Kabukları ayıklama işlemi gözünüzü korkutmasın.Altına bıçakla alt kısımlarına çapraz çizik atıp kaynar suya atınca bir kaç dakika içinde kabukları kolayca çıkıyor.Yine rondodan çekip bu sefer hepsini dev bir tencereye alıp kaynattım.25 kiloyu tek bir tencerede kaynatmak zamandan kazanmamı sağladı.Kabuk soyarken kaybettiğim zaman buradan kazanmış oldum.Aynı şekilde konserveleri doldurup ters çevirdim.Ertesi gün soğuyana kadar beklettim.

Bence konserve yapmak için en iyi zaman Eylül ayı.Yağmurlu bir günde evde yapılacak en güzel aktivite.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...